RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Beyaz perde

İstanbul’da Bilim Sanat Vakfı bünyesinde Türk sineması araştırmaları adında bir birim var. www.tsa.org.tr adıyla bir de ağnetleri var. Bir anlamda yoğun, emek isteyen güzel bir çalışma içinde oldukaları anlaşılıyor.
1895 yılında Lumiere Kardeşlerin Grand Cafe’de bir gösterim yapmış olmalarını Türk sinemasının, beyaz perdesinin doğum tarihi olarak ele alıyorlar. Lumiere kardeşler Türk değil, Grand Cafe Türkçe değil.
Bundan bir yıl sonra Yıldız Sarayı’nda Promio’nun Boğaz’da yaptığı çekimler Bertrand, hanedan mensuplarına gösterilir, seyrettirilir. Sponeck’te halka gösterim yapılır. Promio, Bertrand, Sponeck kim ola derseniz Türk değiller ama Osmanlıdırlar. Osmanlı denildiğinde Türk denilmiş olmuyor. Sponeck Galatasaray’da bir yer. Henri 12 Aralık 1896 tarihinde halka film, kımıldak gösterimi yapmış.

Xxxx

Sinema Araştırmaları biriminin bir arşivleme, depolama, temin ve tasnifi var. Bu tasnifte neler başarılmış?
7 bin 600 film, 930 kitap, 271 süreli yayın,510 tez metni, 35 bin görsel, 5 bin 700 makale, bin söyleşi kaydı.
Sinemayla, beyaz perde ile ilgili ilk kanun çalışması, çekim ve gösterim faaliyetleri nizamnamesi olarak 1903 yılına yaoılmış.
Manaki kardeşler tarafından Avdela’da büyükanneleri Despina’yı filme çekmişler. Osmanlı vatanında çekilen ilk film bu. Bu kımıldak Üsküp sinema arşivinde bulunuyormuş.
Şimdi sıkı durmak gerek. Osmanlı’da ilk yerleşik sinema salonu Sigmund Weinberg tarafından Tepebaşı’nda Pathe  sineması adıyla açılmış
Temmuz 1914’te ilk ilk sinema gazetesi yayınlanmış. Gazetenin sahibi ve yazarları hakkında elimdeki belgede isim yok. Onların da Türk olmadıkları kesin olmalı.

Xxxx

1915 Enver Paşa Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı. İttihat Terakki iktidarda. Bir yanda Çanakkale savaşı, bir yanda Bağdat, Basra, yemen, çöl savaşları sürüyor. Teşkilatı Mahsusa Alman istihbaratı elele. Türk-Alman dostluğu ve mücadelesi. Enver Paşa talimat veriyor. Merkez Ordu Sinema Dairesi kuruluyor ve başına da  Sigmund Weinberg getiriliyor.

Xxxx

Nihayet tanıdık bir isimle karşılaşıyoruz. Sedat Simavi. Simavi Pençe ve  Casus adında iki kurmaca film çektiriyor. Filmleri halk çok sevmiş. 1917.
2 Aralık 1931 tarihinde ilk sesli film çekiliyor.Seslendirme işlemleri Paris’de Espinay sütüdyolarında yapılıyor. Muhsin Ertuğrul yönetiminde çekilen ilk sesli film (kımıldak) İstanbul Sokakları, Beyoğlu semtinde Elhamra ve  Melek sinemalarında gösteriliyor.
Tiyatrodan (sahneden) beyaz perdeye geçen ilk kadın oyuncu Cahide Soku oldu. Bütün bu belgelere bakıldığında Türk sineması denilmeyi hak eden bir alan ve faaliyet yoktur.

xxxx

Türk sineması araştırmaları denilmiş ama ortada Türk yok. Bugün de yok. Türk sineması denilince Asya’daki, Rusya’daki, Çin’deki Türk sinemalarından da söz etmek gerek. Irkı anlamda değil, Türkiye coğrafyasında Türk sineması deniliyorsa Osmanlı sineması ile Cumhuriyet sinemasını ayrı görmek gerek.

Xxxx

Nerden bakarsanız bakınız, zihinler berrak değil. Türk sadece Osmanlı, Türk sadece Türkiye Cumhuriyeti demek mi? Türk, tüm dünyadaki  dağılmış, parçalanmış bir millet mi? Belli değil.
Sinema konusunda, tiyatro konusunda, Roman konusunda tarih boyunca bir çaba var. Ama kimin hangi hakikatler peşinde olduğu belli değil, zemin yok, ufuk yok.

İnsanımın, aydınımın, mütefekkirimin, münevverimin, düşünen adamlarımın önce kendilerine bir zemin ve ufuk bulmaları gerekiyor. Toksa tüm iyi niyetli çabalar beyhude çabalar olarak tükenip gidecek. Batıyı ulaşılması gereken bir hedef olmaktan çıkarmadıkça, kendi medeniyetimize dair değerler üretmedikçe o zemin ve ufuk bulunamayacaktır.

 

<