BEYHUDE MUHALEFET !
“ De Facto” baskılı alışveriş torbalı adam, girdiği marketten bir paket maden suyu aldı. Kızılay markasını özellikle seçtiğine göre, adamın yerli ve milli olduğunu ve okur yazar, belli bir entelektüel birikimi olduğu anlaşılıyordu .
Adam ortanın biraz üzerinde bir boyu, büyük bir göbeğe sahipti. Tombul, kıllı bileğine taktığı iri kol saatinden modayı takip ettiği, bu hususta gençlerden aşağı kalmadığı açık.
Toparlarsak, atmış, atmışbeş yaşlarında , kirli eşortman takımıyla gezen, iri bir gövdeye sahip ablak suratındaki yorgun gözleri karanlık ; başının orta yeri harman sonu gibi dökülmüş darmadağınık saçı, karmakarışık sakalı, yürüyüş ayakkabısıyla hemen her gün, semtimizde görünürdü.
Yaz sıcağında camii duvarındaki banklara oturur, yanına baskılı pazar torbalarını koyardı. Kimseyle yanyana gelmez kimseyle konuşmazdı.
Yazın, sıcakta bunalmış bir yolcu gibi boş bir bankta duraklar iki buçuk litrelik kola şişesini kafasına dikerdi. Sözde otobüs bekleyen bir yolcu havası veriyordu kendisine. Akşam işten döndüğümde adamı aynı bankta otururken görürdüm.
Adamın okur yazar, belli bir entelektüel birikime, milli ve yerli bir zihniyete sahip olduğuna dair bazı öngörülerimi arz etmiştim. Ne var ki, sürekli bir konuda açık veriyordu. Hemen her gün iki buçuk litrelik Coca Cola içiyordu!
Karanlık bastırınca kalkıp torbalarıyla aşağılardaki küçük bir sokakta kayboluyordu.
Bu akşam aşağı markete indim. Baktım, “de facto” torbalı adam gene markette . Bir paket maden suyu aldı. Pazar torbasına koydu. Tereddütsüz bir elli lira çıkarıp tezgahtara verdi. Üzerini alıp dışarı çıktı.
Dışarıda hava zehir gibi soğuktu. Adam ağır aksak bir torbası elinde, bir torbasını sırtına heybe gibi atmış ağır ağır ana caddeye doğru yürüdü.
Kimdi bu adam?
Bana göre, bir devlet dairesinden emekli veya usulsüzlüğe karışmış olmaktan kovulmuş bir memurdu...
Adamın maden suyu içmek üzere camii önündeki banklardan birine yöneldiğini gördüm. Bu soğukta oturup maden suyu içecekti !..
Bir keresinde yaz günüydü; adamın bir telefonda bir yakınıyla konuştuğunu, karşı taraftakiyle araya mesafe koymak istediğini duydum. Adresini vermek istemiyordu. Durumu iyiydi?..
Eve uğrayıp dışarı çıktım.
Baktım adam torbalarıyla karşı kaldırıma geçiyor.
Adımlarımı yavaşlattım. Adam otobüs durağının arkasına geçti. Torbalarını indirdi. Mezarlık duvarına doğru işedi.
Markete indim. Fiyatları inceledim. Fiyatların kılı kıpırdamamıştı. Fiyatlar gene çok yüksekti. Kendi kendime; bu herifler yüksek kardan kolay kolay vazgeçerler mi? diye düşündüm.
Bana göre, hali hazır sistemde , hiçbir azarlama, tehdit ,ceza vs. bu ahlaksızları bu haksız kazançtan vazgeçiremez. İktidar batının demokratik, hukuk sistemi içinde eli kolu bağlı, muhalefet köstek! Muhalefet yakında yapılacak seçimin derdinde. Halk ise bu duruma son derece kızgın…
Tezgahtar kız adama baktı. Adam kola için yirmibeş lira verdi, elli liranın üzerini aceleyle cebine sokuşturup dışarı çıktı.
Kıza garip duygular içindeydi. Mimiklerinden sanki bir şeyler söyleyecekti. Söyleyemiyordu . Üzerinde durmadım, dışarı çıktım.
Duruma bakılırsa adam kolasını her gün buradan alıyor, sakalını kaşıyarak torbalarıyla ara bir sokağın karanlığında kayboluyordu.
Ülkemde yerli ve milli iktidar , emperyalist sistemden yakasını kurtarmaya çalışırken içerideki yerli işbirlikçiler, zincir marketler, haksız kazanç sahipleri ,muhalefet ayağına dolaşıyordu. Batıdan medet uman muhalefet iktidarı devirmek için ABD, İngiltere ve Almanya’ya ziyaretler yapıyor…
Muhalefetin gözleri kapalı, kalpleri yok. Muhalefet; beyhude muhalefet !
Eve doğru yürüdüm…