BİLENİ BİL
Sevgili dostlar, bilmeyenler bilenlerin sırtında yük mü ?
Evet yük !.
En başta matematik, fizik, kimya olmak üzere fen bilimleri ve edebiyat, tarih, coğrafya, ( Bir zamanlar okullarda Yurttaşlık Bilgisi dersleri de vardı) olmak üzere diğer sosyal branşlarda en azından genel kültür sahibi olmak ve sonunda bu dalların herhangi birisinde uzmanlaşmak az şey olmadığı gibi hayata dair kazandırdıkları da az şey değildir.
İlkokul 1. sınıftan başlayarak, üniversiteyi bitirdikten sonra dahi aslında devam eden uzun, özenli ve zorlu bir yolculuğu yürümek kolay değildir. “İlmin sonu yoktur “ sözü buradan gelmektedir.
Yıllarca devam eden bu süreçte tökezlemek, geri kalmak, zaman zaman başarısızlığa uğramak da her zaman mümkün ve emeklerin boşa gitmesiyle sonuçlanabilir. Bıkmamak, yılmamak ve azim bu işte ihtiyaç duyulan yegane sermayedir.
Yıllar akıp gider, siz topluma, ailenize faydalı bir birey ve toplumun kalitesini yükselten nesillerin bir ferdi olarak üzerinizdeki sorumluluğu layıkıyla taşırsınız.
Bunu yalnızca düşünmek bile mutluluğunuza mutluluk, huzurunuza huzur katar..
Çünkü huzurlu bir toplumda yaşamak ve bunun sonucunda ülkenizin başarıdan başarıya koşmasına olan katkınızdan kıvanç duyarsınız.
Bilmek ve ilim, her iyi şeyle eş anlamlıdır..
Dolayısıyla hangi durumda olursa olsun, olumlu ve iyi şeyler sizin kendinize biçtiğiniz bir görev olarak sorumluluğu üzerinize almakla sonuçlanır.
Olayları ve gidişatı yönetmek kolay olmadığı gibi, hayatın akışı içinde kendimize her zaman iyi bir yer bulmak gündeme geldiğinde, bilginin ve bilgeliğin ne denli önemli olduğu çıkar ortaya..
Örnekleri, aile hayatımızdaki mutluluğumuz, çocuklarımızın iyi yetişmesi, işyerimizdeki başarımız olarak çoğaltabiliriz.
Olayları mantık yoluyla kolaylıkla ve iyi bir şekilde çözmemiz, her konuda bilgi hazinemizin zenginliği ölçüsünde mümkün olmaktadır.
Oysa.,
Bilgiye önem vermeyenin kendisini savunduğu ölçüye bakın; “Ben üniversite bitirmedim ama hayat okulunda okudum !. “
Bilmek öğrenmek hususunda yol kat edenleri ve onca öğretmeni, doktoru, doçenti, profesörü bir anda sıfırlayarak içinde bulunduğu değersiz duruma değer atfeden insanların çoğunlukta olduğu bir toplumun mutluluk düzeyi düşmekte ve suç işleme oranlarının da giderek artması şaşırtıcı olmamalıdır. (Suçluların %72.35’i okur yazar ve ilkokul mezunu – Çağın Polis Dergisi – 2002 - 20) İnsan sağlığına ne denli dehşetengiz zarar verdiğinin bilinmemesi sonucunda başta uyuşturucuyla ilgili suçlar olmak üzere, toplumu içten içe çürüten süreçler cahillik, aldatmaca ve kandırmacanın sonuçlarıdır. ( Son onbir yılda ülkemizde cezaevine girenlerin sayısı 3.8 kat arttı – TÜİK. )
Bilenlerin gayretiyle her konuda ilerleme sağlanırken, bilmeyenlerin hataları ve rastgele bir yaşantıyı tercih ederek sorumluluk taşımak istememeleri nedeniyle gösterilen çabalar sekteye uğramakta, dolayısıyla kurunun yanında yaş da yanmaktadır..
Esen kalın.