BİLGİNİN DEĞERİ
Sevgili dostlar, bilgiyle ilgili olarak anne kucağından dışarıya attığımız adımların ilk durağı olan güzel Ülkemizin okullarına, bize bilgiler kazandırmak için zaman zaman canı pahasına görev yapan güzel öğretmenlerimize ve de buralarda eğitim ve öğretim alan biz vatandaşlara bir göz atalım:
Türkiye’de 28.530 ilkokul, 17.345 ortaokul, 10.955 lise ve buralarda görev yapan toplam 1.005.385 öğretmen ve 17.319.433 öğrenci ile 193 üniversitede 7.198.985 öğrenci ve onları engin bilgileriyle geleceğimize yetiştiren 151.770 akademisyen var. (yıllara göre rakamlarda farklılıklar olabilir. )
Bu rakamların gerçekleşmesi ve daha da ileriye gitmesi için devlet ya da özel sektör tarafından gösterilen çabayı göz ardı etmeyelim.
O denli canhıraş çabaya ve aktarılan yüksek meblağdaki kaynaklara rağmen, yine de şöyle bir sonuçla karşı karşıyayız; ülkemizde yetişkin nüfusun % 43’ ü ilkokul mezunu !..
Dünya’da yarışmak istediğimiz ileri ülkelerde çok sayıda ve ülkemizde nüfusa oranla çok az da olsa insanların lisans diplomasını bile yeterli görmeyerek yüksek lisans, doktora yapmaya yöneldiklerine dikkat edersek ilkokul mezunu olmayı nasıl yorumlamalıyız ?..
Şimdi bu durumda ben bilgili olmaktan çok, bilgisizlikten söz etmenin daha isabetli olacağı kanısındayım ve yazıyorum ..
Değerli okurlar,
Bilgisizlik onca değeri göz ardı ederek okulun arka kapısından mezun olmaktır..
Bilgisizlik; kendisinden sonra gelenlerin de bilgisiz ve donanımsız yetişmelerinde rol oynamaktır.
Bilgisizlik; toplumu temellerinden sarstığını önemsememektir...
Daha vahimi ise kendi bilgisizliğinin bedelini başkasına, başkasının çoluk çocuğuna annesine babasına ödetmektir..
Daha somut örneklere geçecek olursak bilgisizlik; Hipokrat (bkz. Hippocrates M.Ö.460 - M.Ö.377) yemini eden, kendi vicdanını hastasıyla Allah’ın arasına tereddütsüz teslim eden bir tıp doktorunu, yakınına kasıtlı olarak ilgi göstermediği iddiasıyla oracıkta çekip vurmak öldürmek, yıllar süren onca zorlu çabayı bir anda boşa çıkarmak, toplumu değerli bir bilim insanından yoksun bırakmaktır.
Bilgisizlik; kurallara uymayarak, kurallara uyanları trafik kazasına kurban etmektir.
Bilgisizlikle ilgili bu ve buna benzer yüzlerce örnek vermek olası iken yıllar boyu dirsek çürütülerek elde edilebilen bilginin değeri ne olabilir ?
Sevgili okurlar bilginin değerine paha biçebilecek herhangi bir ölçü aleti henüz keşfedilmedi.
Bilginin borsası, medeni, münevver, görgülü, erdemli, kültürlü insanların oluşturduğu meclislerdir. O meclislerin bilgi alışverişlerinde ödedikleri ücret, gazete – dergi - kitap okuyarak, kütüphanelerin yollarını aşındırarak harcadıkları en değerli olan zamandır.
Yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır ki; suç işlemekle bilgisizlik doğru orantılıdır. Bilgisizlik arttıkça suç işleme oranı da artmaktadır. Bilgiye değer vermeyerek, sonucu hesap edemeyerek ailelere, kadınlara, çocuklara kıyanların kanunun eline düştüklerinde, iğnenin deliğinden Hindistan’ı seyretmek(1) zorunda kalmalarına şaşırmamak gerekir.
Boş zamanların kahvehanelerini rakip ettikleri kütüphaneler kendilerine ders olsun…
Yeni öğretim yılında eli öpülesi öğretmenlerimize, öğrenme hevesinde olanlara, maddi olanağı kısıtlı olan öğrencilerimize burs vererek elinden tutarak yardımcı olanlara, ilim kültür sıcaklığını çatısı altında barındıran okullarımıza sevinçle koşanlara..
Selam olsun..
Esen kalın.
- “Suç işleyene iğnenin deliğinden Hindistan’ı seyrettirirler”. İnsanları suç işlemekten caydırmak amacıyla Anadolu’da kullanılan eski bir Ata Sözü.