ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

BİR FAZLA İKİ EKSİK

Fenerbahçe için belkide sezonun en iyi oyun başlangıcıydı. Hatta bir eksik kalmalarına rağmen en iyi 45 dakika senaryosuydu sergilenen. Oyuncular tam motiveydi oyuna . Ancak Vedat’ın yaptığı gereksiz hareket sahadaki bu motivasyonun tılsımını bozdu. Aslında Muriç’in kırmızısı ters etki yaptı diğer oyunculara. Rakipten daha fazla koşarak, daha fazla mücadele ederek, daha fazla hırslanarak oynadılar. Tabiri caizse bir eksikle Beşiktaş’a neredeyse top göstermediler. 

Bu devrede Fenerbahçe’nin rakip ceza alanında meşin yuvarlakla buluşma sayısı 13 iken Beşiktaş’ın topla ceza alanında tanışması yalnızca 1’di. Dolayısıyla dağlar kadar fark vardı her iki rakip arasında. Keza kaleye çekilen şutlarda da üstünlük 9’a 4’dü Fener lehine. Ancak son pasların, son dokunuşların topu çerçevenin içine itemediği durumlarda ne kadar iyi oynarsanız oynayın skoru değiştiremezsiniz.

İlk devre Vedat’sız oyuna rağmen Fenerbahçe sahada bir oyuncu fazla gibi bitirdi bu yarıyı oyun anlamında. Ancak kenarda hocası olmayan veya olamayan sarı lacivertliler ikinci bölüme Emre ile başlayınca, sahada Beşiktaş’dan iki eksik kaldı. Fenerbahçe 9 kişiydi artık. Böylesine yorucu bir ilk yarıdan sonra sahaya Belezoğlu’yla çıkmak bile bile lades demekti  üç puanı kaybetmek adına. Beşiktaş’ın baskıyla geleceği yadsınamazdı. Kanımca oyuna Allahyar’ı almak Beşiktaş’ı atağa çıkarken tedirgin edebilirdi. İlk yarıda yorulan Deniz’i ve Ferdi’yi zaman zaman en uçta yormak yerine bu iki oyuncuyu ekonomik kullanıp, genç İranlı’yı ikinci perdede oyuna sürmek daha mantıklı olabilirdi.

TEKNİK ADAM İNİSİYATİF ALMALI

Takımlar kimi zaman kadro mühendisliğinde hatalar yaparlar. Kadronuzun kötü ve eksik dizayn edilmesi sizi mutlaka bir noktadan sonra hedeflerinizden alıkoyar. Ancak bu durum teknik adam olarak elinizdeki kadroyla bir şeyler yapmak zorunda kalma gerçeğini asla değiştirmez. O zaman siz de takımın patronu olarak taktiksel mühendislikde bazı değişikleri doğru yapmalısınız. İkinci devre eksik olarak sahaya çıkarken, tüm iyi niyetiyle mücadele eden fakat 40 yaşına merdiven dayayan kaptanınızı kenara almayıp onunla devam ederseniz, oyunu da skoru da kaybedersiniz. Üzerinize gelip size baskı kuracağını çoktan belli eden Beşiktaş’a karşı hem de bir eksikle Rodriguez’i ve Allahyar’ı kenarda oturtursanız ilk devrede yorulan takımınızı kırk beşden sonra tekrar ayağa kaldıramazsınız. 

Gelelim ligimizin şampiyonuna. Başakşehir’i öncelikle tebrik edelim. Kendi futbol kriterlerim ölçüsünde hak ederek şampiyon oldular. Avcı bu klübe ve organizasyona çok emek verdi ama finish noktasına getirememişti takımını. Okan Buruk elindeki kadroyu doğru kullanarak, kimi haftalarda ekonomik kullanarak çok iyi işler yaptı doğrusu. Teknik adam inisiyatifi aldı. Klişe kararlar vermedi Buruk. Takımının içinde bulunduğu durumlara göre normal teknik adam kalıplarının dışına çıkıp yapması gerekenleri yaptı. Farklı durumlarda farklı kararları alabilme yeteneğini gösterdi. Futbolda cesaretin yerinin önemli olduğuna dikkat çekti takımına oynattığı oyunlarla. Kimi maçlara çift santraforla çıkıp, kimi haftalarda kendi doğal pozisyonları santrafor olan Crivelli ve Gulbrandsen’i kenar adamları olarak kullandı. 

Sözün özü Başakşehir teknik kadrosu inisiyatif kullanırken, Fenerbahçe kenar yönetimi konsevatif kalıpların içine sıkışıp kaldı. Bir taraf cesaret dedi, diğer taraf çekingen kaldı. Bir taraf elindeki kadro yapısıyla kendine has bir taktik mühendislik sundu futbolseverlere.  Diğer taraf neredeyse her maça aynı taktikle çıkıp rakiplerine şaşırtıcı tuzaklar kurmayı beceremedi. Sonuçta; Bir taraf şampiyon oldu, diğer taraf yedinciliğe demir attı. 

<