Bir fikrimiz olmalı
İyi bir düşünce adamının hangi konularda bir fikri olmalı diye düşünüldüğünde ilk önce birey ile karşılaşılır. İnsan önce kendini görür, hisseder, tanır, bilir. Sonra, kendi gibi başkalarını. İnsan, kişi, birey, fert, zat. Hangi kelimeyle adlandırılırsa adlandırılsın insan önce tek başına bir var olan. Var edilen. İnsan kendini var etmediğine göre, bir başka güç, erk, iktidar tarafından bir var edilendir. Birey, kişi, şahıs,fert, zat, insan denildiğinde aslında bir isim verilmiş olmasına rağmen çok belirgin bir anlatım meydana gelmiş olmuyor.
xxxx
Bireyin tek başına var edilişinden yok edilişine kadar hangi aşamalarda bulunduğu, zaman soyutuyla bağlantılı olarak aciz, kendine yeterli, güçlü, tekrar aciz ve bitme noktalarında bulunduğu bireyin incelenmesi kapsamımda görmezden gelinemez. Demek oluyor ki iyi bir düşünce adamı öncelikle insanı, zatı, şahsı, kişiyi, bireyi, ferdi tanımak, öğrenmek, bilmek ve yorumlamak zorunda. Birey konusunda manzum, nizami, usullü görüş ve düşüncesi olmayan her hangi birine düşünce adamı, hikmet arayan, filozof, mütefekkir denilmesi çok doğru olmaz.
Xxxx
Bireyin oluşumu; anne-baba, anne ve baba tarafının kan bağıyla bağlı oldukları, hatta nikeah bağıyla bağlı olanların hususiyetleri, genler, fıtrat ana maddeleri, anne-babanın beslendiği şeyler, aldığı hava, içtiği su, içinde yaşadığı mahal ve hava şartları, iklim. Yaşanan gece ve gündüz sayısı, mevsim sayısı, içine doğulan alanın o andaki iklimi, zihinlerdeki lisan, zihinlerdeki ahlaki kurallar, inanç bütünü, içinde yaşanılan toplumun durumu, yönetici sınıfın durumu, eğitici sınıfın, üretici ve tüketici kitlenin kendini kaptırdığı rüzgear. Bütün bunlar bireyi oluşturan, şekillendiren, olgunlaştıran, büyüten, çürüten ve tüketen hususlar, etkenlerdir.
Xxxx
Birey kendi iradesiyle, seçimiyle baş başa değil. Bireyi yönlendiren, kabul ve reddedişlerine yön ve şekil veren bütün bu sayılan etkenlerle bağlantılıdır. Ama başka alanlara bakıldığında bireyi yönlendiren başka etkenler de var. İnsanın istemek gibi, arzu etmek gibi duyguları var. Sonsuz, sınırsız arzular ve istekler, talepler. Bu arzu, istek, taleplerin dünyada karşılanmasının olanağı yok. O halde bu sınırsız arzu ve talepler niçin insanın, bireyin varlığına dahildir?
Xxxx
İnsanın, bireyin varlığını devam ettirebilmesi için bir de olmazsa olmazlar var. Onlara zorunlu ihtiyaçlar, gereksinmeler deniliyor. Var olduktan, varlığı devam ettirdikten sonra insanın bir de rahat duygusu var. Refah duygusu. ‘Daha iyi’ duygusu. Bunun için de ihtiyaçları var bireyin. Ama bu ihtiyaçlar zorunlu sınıfına dahil edilmezler. Ne olursa olsun var olmak için ve ilaveten rahat ve refah için de olsa, daha iyi için de olsa insanın ihtiyaçları yine de sınırlıdır. Gel gelelim arzular böyle değil. Arzuların sınırı yok. Arzuların karşılığı dünya hayatında çok düşük oranda vardır. Ama genelde beka duygusu, beka arzusu, ölümsüzlük arzusunun karşılığı bu hayatta yok. Mahza adaletin uygulanma olanağı da bu hayatta yok. En iyi yöneticiler bile bireyin adalet duygusunu göreceli olarak gerçekleştirebilirler. Mahza adalet duygusunun karşılığı bu hayatta bulunamaz.
Xxxx
İnsanın bu hayatta karşılanamayan isteklerinin, arzularının eğer karşılığı olmasaydı, bu bizzat kendisi adalete uygun olmaz. Yaratanın adil olduğu tartışılmaz. O halde bireye bu hayatta karşılanamayan arzular, talepler duygu olarak verilmişse, onların karşılanacağı bir yaşama alanı ve biçimi var olmalıdır. Bu alan ve biçimin ölümden sonra, dünya hayatının bitiminden sonra olacağını bize mantık bildiriyor ama, bu konunun asıl muhatabı maneviyat, fizikötesi, ilahiyat, din, hepsinden daha kesini vahiydir. Çünki vahiy dünya hayatından sonrası için insanları, bireyleri hep yönlendiriyor.
Xxxx
İyi bir düşünce adamı birey konusunda manzum, nizami, usullü, yöntemli anlayışa, düşünceye, fikre sahip olmak ve bunu başkalarının anlayacağı şekilde izah etmek, anlatmak zorundadır.