BİR İNSAN İSTEDİĞİNİ YAPAR AMA İSTEDİĞİNİ SÖYLEYEMEZ
Yaş aldıkça, bayramlar da daha bir lezzetli mi oluyor ne? Yoksa önümüzdeki bayram sayısı azaldıkça bizler mi tadını çıkartmaya çalışıyoruz bilemedim…
Efendim bu bayram öncesi yine kafama abuk bi şey takıldı…
Acaba dünyada akıllı insan sayısı aptal insan sayısından az mı? Ya da tersi… Yoksa eşit mi…
Aptallara pek aldırış etmem de akıllı insanları önemserim. Önemserken de ödüm kopuyor doğrusunu isterseniz… Çünkü aklına güvenenler, ahlak çizgilerini aşmaya aptallardan daha yatkın oluyorlar… Dünya tarihinde de bizim tarihimizde de açık-gizli ahlak dışına fırlayarak en büyük kötülükleri yapanlar, daha çok “cin fikirli” insanlar arasından çıkıyor…
Ama akıllı kişinin vicdanı tatile çıkmadıysa, yaşamın yükünü taşıyacak yolu, ahlak sınırları içinde de buluyor. Örneğin Einstain yaşam deneyimini çok açık özetliyor:
“İnsanın filozofik anlamdaki özgürlüğüne hiç de inanmıyorum. Her birimizin davranışları yalnız dış baskıların değil içten gelen birtakım zorlamalarında etkisindedir. Schopenhauer’in (Bir insan istediğini yapar ama istediğini söyleyemez) sözü ta gençliğimden beri içime işlemiştir. Gerek kendi hayatımdaki gerekse başkaların hayatındaki sıkıntılar karşısında, sürekli bir avunma bir sabır ve bir hoşgörü kaynağı olmuştur…”
Einstein, bundan sonra hemen, zihinsel kurtuluşun kapısını açıyor:
“Bu düşünce gerek kendimizi gerek başkalarını gereğinden çok ciddiye almamızı önler… Humor’a gülen düşünceye (yani mizaha)yer veren bir hayat görüşüne götürür bizi…”
Bu hafta ciddi takıldık. Konuyu biraz hafifletelim….
Öbür dünyada hesaplaşmak var mı acaba? Bilmiyorum. Hesap sorulacak o başka…
Acaba bu dünyada hesabımızı bitiremediğimiz kişilerle işi orada mı bitireceğiz? Birkaç kişi ile hesabımı burada bitiremeyeceğimi tahmin ediyorum. Yani mahşerden sonra da alacaklı kalacağa benziyorum…
Birisi de bu hesaplara meraklı imiş… Bir falcıya gidip geleceğini keşfe uğraşıyor. Falcı çok güzel ve garantili haberler veriyor:
“Şansınız açık… Kutlarım… Tüm ömrünüz boyunca hiçbir hastalıkla karşılaşmayacaksınız!...”
Adamın ödü kopuyor:
“Felaket!.. Doktorum ben…”
Bizim Ahmet Bey de bilir sanmış da doktoruna sormuş:
“Ölenlerin dünyaya geri gelecekleri doğru mu?”
Doktor biliyormuş:
“Kesinlikle hayır… Yoksa ben hiç doktor olur muydum?..”
Bu haftayı da tamamladık.
Hepinize iyi bayramlar efendim…