BİR KADIN BİR ERKEK VE KALBURALTI İKİ ÇOCUK
Günümüz insanının en önemli özellikliği nedir deseler bence kumandalı olmasıdır.
Nedersen et, elinde telefon, kumandan olacak ! Dijital çağın gerçeği bu. Herşey akıllı kumandaların ucunda. Her görüntü televizyonun beyaz camındadır. Kumandalar eşyalara emrediyor;
-Beyefendin ne diyorsa onu yap. Yerinden kaldırma!
Yani insanların geldiği nokta bugün “Armut piş ağzıma düş” paradigmasıdır.
Duyduğuma göre günümüzde silahlar kumandalarla iş görüyor, düşmanın topunu tüfeğini yerle bir ediyormuş.
Elini kana bulaştırmıyorsun yani ...
İçeri girerken kendiliğinden açılan otomatik kapılar insanı masallara “ açıl susam açıl" ‘li masallara götürüyor bizi.
Vakanın geçtiği yere gidelim...
Bu bir evdir. İki oda, bir mutfaktan ibarettir. Salonu yoktur. Af buyrun küçük de olsa bu evin bir tuvaleti ve banyosu vardır. Antre ise oda kapısıyla burun buruna gelecek kadar küçüktür. Arkasına iki çift ayakkabı anca sığar. Evin bir erkeği, bir kadını, iki de çocuğu vardır. Kadın elinde bir şiş bir çocuk hırkası örmektedir. Vakit akşamdır .Televizyonlar ana habere hazırlanmaktadır.
Beyefendi iş dönüşü yemeğini yemiş, televizyonun karşısındaki kanepeye uzanmıştır. Kendisinden ilgi bekleyen ilkokul çağındaki bir erkek, anaokulu çağındaki küçük kız çocuğuna seslenmiştir“ Ula çocuklar, ödevlerinizi yapın. Bana zayıf karne getirmeyin" demiştir
Evin hanımı odaya girince herifin kanapeye çoktan uzandığını görür. Elinde orlon ipliği , şiş ile yeni doğum yapacak görümcesi için çalışmaktadır. Bir herifine , bir orlon ipliğine bir de örgü şişine bakıp içinden “ Allah’tan korkmayacaksın şunu bir şişleyeceksin " şeklinde bir dizi düşünce geçirir.
Çocuklar, dizüstü oturup canlı televizyon yayınını izlemeye hazırlanmaktadırlar.
Kanepedeki adam çocuklara hafif yan gözle merhametle bakmaktadır. İçinden “ de haydi neyse onlar da biraz dinlensinler” diye geçirir.
Bütün gün iki oda bir mutfak arasında mekik dokuyup saçını süpürge etmiş olan hanımefendi , başına kötü bir şıttik , altına mavi üzerine beyaz çiçek desenli pazen şalvarıyla bir o yana bir bu yana salınmıştır. Salınırken yorgunluktan dizleri tutmaz olmuştur.
Zaten fakir evi, geçim darlığı zavallı esgeteği vaktinden önce yormuştur . Elek altı çocuklara saçını süpürge etmekten, senelerdir evin erkeğine yemek , çay pişirmekten, su kızdırmaktan imanı gevremiştir.
Bu evde de her akşamki sahne tekrarlanır. Evin erkeği söz alır " arvat, şu kumandayı ver. Reis Azerbaycan’a gitmiş. Orada nasıl karşılanmış" der. Kadın kumandayı getirirken erkeğin gözlerinin içine bakar. O sırada ayağı burkulur.
Erkek bu sırada karısının makyajsız, pasaklı halini düşünmekte, lastikli şalvarına esefle bakmaktadır. Erkek tam o sırada karısının gözlerinin içine baktığını fark eder ve kafasını kanapenin kenarından kaldırıp dirseğine dayar.
Çocuklar bu karşılıklı göz temasını farkında olur. İlkokul bire giden Ali kalemi defterin üzerine koyarak yan gelir ve bazı düşüncelere dalar. Kalburaltı ikinci çocuk olan Elif henüz anasının dizinden ayrılamamıştır. Salon kapısı üzerinde gezinen “Berfin” isimli uçucu bir böceği dikkatle izlemektedir. Berfin ise kapının pervazına doğru tırmanmaktadır.
Adam kadının elinden kumandayı alırken eller elektriklenerek kontak yapar. İkisi iki yandan “ uy elektrik !” diye çarpılırlar. Adam kadına hafifçe “ Bana bir kazan su koy, leğeni de getir ayaklarımı koyup hafifliyem. Abdestimi alam Kontağım gitsin “ der.
Kadın yüzümde güller açar; “ Ula senin kontağın da hiç bitmiyor !” der.
Adam mütebessim ; “ Ne’dem arvat, bizim de rızkımız elektrikten. Şirket tedbir alsa çarpılmayacağız. Dua et de çarpılıp çalgın kalmayayım," der.
Sonrası malum...
Hikâyenin teferruatı bundan ibarettir, Şimdi hikayenin asıl kısmına gelelim...
Bu işi bilenlere göre elektrik kaçağının yegane sebebi , faturaların kabarık olması, saat okuyan bu adamın ise gittiği evlerde toprak hattı bulunmamasıdır.
Çarpılsın çarpılmasın elektrik okuma işini bu adam yapmasa başkası yapacak. Bazı tüketiciler şirket elemanları saatin kapağını kontrol etmesin diye kabloları açıkta bırakıyorlar.
Bizce elektrik dağıtım şirketi temsil ve ağırlama payından bir kaç kuruş ayırsa idi, bu adam da işine eldivenle sarılır, riske girmez...
Duyduğuma göre elektrik faturaları da pik yapmış. Üstüne üstlük faturaya bir de temsil ve ağırlama payı da eklenmiş...
Bu gidişle Allah etmesin ; evlere elektrik verilmeyecek. Bacalar tütmeyecek, evler babasız, pencereler kör kalacak !..