Bir şeyler yapar insan
Boğziçi Yayınevi’nde Gazi Altun dostumu ziyarete gitmiştim. İbrahim Metin ağabey de oradaydı. Öyle çok şey anlattı ki İbrahim Metin dudaklarım uçukladı. Hep önemli görevlerde bulunmuş, önemli mevkilerde hizmet etmiş, zevkle anlatıyordu. O gittikten sonra ‘Ben hiç önemli bir mevkide bulunmadım. Hiç önemli işler de yapmadım. Anlatacak bir şeyim yok’ dedim. Gazi Altun tebessümle karşıladı.
Xxxx
Kimi insanlar hakikaten önemli mevkilerde bulunur, önemli hizmetler yaparlar. Kimileri de kendilerine pay çıkarırlar. Kimileri de yapmadığı şeyi anlatır. Hepsi de insani tavırdır. Hayatında hiç önemli biri olmadığını bilen ve durumu kabul eden insanlar da vardır. Önemli insan olmadığına, olamadığına hayıflananlar da az değildir. Bu sonuncular mutsuzlardır.
Kimi insanlar belli bir yaşa ulaştığında hatıralarını yazarlar, yazmak-yazdırmak isterler.
Meclislerde, cemiyetlerde, toplanmalarda kimi insanların artık yeteri kadar yaşlandığını ifade etmek için, ‘Efendim hatıralarınızı yazmalısınız, yazsanıza’ derler.
Hatıra yazmak adlı makalemde de, Sezai Karakoç’un hatıraları adlı makalelerimde de kimlerin hatıra yazması gerektiği konusunda yeterince düşüncelerimi anlattım.
Hatıra yazması gerekenler olduğu gibi yazmaması gerekenler de var. Eski bir gazete parçası geçti elime. ‘Türkiye’ye diskoteği getiren adam’ diye bir başlık vardı. Böylesi de var.
Xxxx
İnsanlar hatıralarını anlatırken kendilerini hep tezkiye ediyorlar. Hiç yanlış yapmamışlar, hiç eksikleri olmamış, daima güzel, hayırlı ve faydalı neticeler vermiş gibi anlatıyorlar. İbrahim Metin ağabeyi dinlerken böyle düşündüm. Her şeyi çok iyi yaptıysanız, her şeyi olması gerektiği gibi yaptıysanız, toplumdaki bu kadar yanlışlık nereden doğdu, neden oluştu diye sormak istedim.
Türk edebiyatı vakfının kurucularından Osman Akkuşak bir sözüme çok kızmıştı. Ustalara saygı geceleri, anma geceleri yapılmasına karşı olduğumu söylemiştim. İkinci olarak da ‘gençler öğrendiği her yanlışı büyüklerinden öğrenmiştir’ dedim.
Bugünün gençleri anne-babalarından, değer verdiği öğretmeninden, ustasından, önem verdiği, örnek aldığı insanlardan öğrendiklerini tekrar ederler. Bugün görülen yanlışarın hiç biri yeni icat olmadı.
Osman ağabey sonra büyüklüğünü gösterdi ve dilimin sürçmüş olabileceğini ifade etti. Ona ‘Dilim sürçmedi, sözlerimin arkasındayım’ dedim.
Söz insanın ağzından çıkar, ağızdan çıkan söz artık namustur. O söze sadık ve uygun davranmak, ve söylenen söze sahip çıkmak gerekir. Hep böyle yaşadım.
Xxxx
Değerli bir Adalet Bakanımız hatıralarını anlatırken, İçişleri Bakanı, Samsun Genelevini kapatmak istiyordu. Parti olarak bu meseleye bakışımı belli ve ortaktı. Ama Bakan kamuoyu baskısından ürküyordu. Samsun Belediye Başkanı Kemal Vehbi Gül de her partiden aday olup kazanıyor, bağımsız aday olup yine kazanıyordu. O dönemde de hükümet partisinden aday olarak Samsun Belediye Başkanıydı.
Değerli Adalet Bakanımız Kemal Vehbi Gül’ü aramış, ‘iş makinelerini hazır et, İçişleri Bakanı yurt dışına çıkıyor, yerine vekalet edeceğim. O arada senin genelevini kapatalım’ demiş.
Birkaç gün sonra İçişleri Bakanı yerine Adalet bakanını vekil bırakarak yurt dışına çıkmıştı. Adalet bakanı ile Belediye Başkanı iş makinelerini çalıştırmış ve genelevi yerle yeksan etmişlerdi.
Adalet Bakanı bunu hatıra olarak anlattığında ona sormak istedim. Oradaki kadınları, satıcılarını, müşteri temsilcilerini, evini kiraya verenleri, oradan rızkını tedarik eden insanları ne yaptınız? Onlar için bir alan açtınız mı, ekmeklerini başka alanda kazanmalarının imkeanlarını temin ettiniz mi?
Soramadım tabi.
Xxxx
Şimdi aynı görüşten hükümetlerle yönetiliyoruz. Şehirlerin büyük parklarında her semtte en az 20 kadın akşama kadar insanlara yanaşıp, ‘bayan ister misin?’ diye soruyorlar.
Yaptıklarımızın ne işe yaradığını hesaplamak ve ona göre zevkle anlatmak gerek.