Bir Valinin Hikayesi
Milletimizin ve memleketimizin mümtaz bir şahsiyetini daha Tanrı'nın rahmetine vermiş bulunuyoruz.
Türk idarecilik sanatının ustalarından biri olan Namık Kemal Şentürk dolu dolu yaşadı, sessiz sedasız aramızdan ayrıldı.
Ne televizyonlarda bir kaç kelimeye ne de sanal ve yazılı basında O'ndan söz edilen bir kaç satıra rastgeldim.
Bu haksızlığa uğrayan ne ilk ne de son şahsiyettir Namık Kemal Şentürk!
Oysa Namık Kemal Şentürk efsane bir Vali'ydi. Düzgün bir devlet adamıydı.
Diyarbakır'da, İzmir'de, İstanbul’da valilik, Senato'da Senatörlük, TBMM'de Milletvekilliği yapan Namık Kemal Şentürk emekli yaşamında da verimli sosyal projelere ve hizmetlere kendini adamış bir güzel insandı.
Engin Köklüçınar'la birlikte kendisini tanıdığımızda 22 yaşındaydık.
1964 yılında Kıbrıs olayları bahane edilerek; bir grup kendini bilmez İzmir Fuarı'nda bulunan ABD, Yunan, Rus, Birleşik Arap Emirliği, Çek, İngiliz ve Mısır pavyonlarını yağmalamış, yerle bir etmişti. Gene bir kaç eğlence merkezi ve bir kilise yakılmak istenmişti. Meydana gelen olaylar Türkiye'nin gündemine oturmuştu. Biz o günlerde Dünya Gazetesi'nde çalışıyorduk. Gazetenin İzmir muhabiri yoktu. Gazete bizi olayları öğrenmeğe İstanbul’dan İzmir'e göndermişti.
İzmir'in Valisi Niyazi Dalokay'dı. Henüz çiçeği burnundaydı. Yeni atanmıştı. Olayları bastıramadığı düşüncesiyle açığa alınmış yerine de Diyarbakır Valisi Namık Kemal Şentürk İzmir'e ikinci vali olarak gönderilmişti.
Engin'le İzmir Vali Konağı'na gittiğimizde, makam odasında, makam koltuğu boştu. İki Vali yanyana oturuyordu. Sorularımıza ,"Vali Bey Siz söyleyin" diyerek birbirlerine iltifat ederek, cevaplar veriyorlardı.
Ayrılırken, bizi uğurlayan Namık Kemal Şentürk'e Engin, "-Efendim, inşallah Diyarbakır'da da sizi ziyaret edeceğiz" deyince Şentürk:"Ağzından yel alsın, İzmir'e geldim bir kere... İzmir'de görüşmeğe devam ederiz" demişti.
O gün tanıdığımız Namık Kemal Şentürk ile Engin'in ve benim dostluğumuzun çizgisinde kırık olmadan sürdü, gitti.
Namık Kemal Şentürk başarılı bir İzmir ve İstanbul valiliği yaptı. Gittiği her yerde yaptığı hizmetleriyle ve saygınlığıyla temayüz etmişti. Valilik görevi nihayete erince Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından Senatör yapıldı. Daha sonra siyasi hayatını milletvekilliği ile noktaladı. Zarif Eşi İhsan Hanımla birlikte İstanbul’un sosyal olaylarında her zaman yer aldılar. Davetlere icabette cömert davrandılar.
Namık Kemal Şentürk'ün İstanbul Valiliği döneminde Atatürk'ün ayrıldığı eşi Latife Hanım vefat etmişti. Latife Hanım'ın hiç bir resmi sıfatı yoktu. Ama Namık Kemal Şentürk yetkisini kullanarak, Latife Hanım'ın cenazesinin devlet töreniyle kaldırılmasını temin etti. Kara, hava ve deniz birliklerinden oluşan bir merasim birliği ve Bayrağa sarılı tabutuyla Latife Hanım'ın defnedilmesini sağlayan Şentürk gerçekte sahibi bulunduğu makamın hakkını vermişti.
Gene İstanbul Valiliği döneminde gerçekleşmesine ramak kala büyük maden grevini, araya girerek durdurmuştu. Bu durduruşta hem işçi sendikası hem de işveren sendikası kendisinin arabulucuğuna itimat etmişti.
Tanımakla onur duyduğum bu müstesna insana, Diyarbakır'ın, İzmir'in ve İstanbul’un borcu olduğuna inanıyorum. Hatırasını yaşatmanın önemini hatırlatmayı da bir görev biliyorum.
Allah'ın rahmeti üzerine olsun.