Bireyi okumak
Bireyi okumak bir emir. Vahye dayanan bir emir. Tüm dinleri tashih eden, tüm ilahi kitapları tashih eden Kur’an-ı Kerim oku emriyle başlamış. Önce Kur’an-ı Kerimi okumak sonra da Kur’an-ı Kerim’in işaret ettiği evreni okumak. Bütün bunlar niçin? Allah’ı tanımak, ona kulluk, ibadet etmeyi teşvik ve tavsiye etmek için. Kur’an-ı Kerim bu anlamıyla okunması için işaret edilendir. Bu il işaret edilen Kur’an-ı Kerimi okumaya başlandığında Kur’an-ı Kerim işaret edilen olmaktan öteye geçerek işaret eden haline dönüşür. Değerli düşünce adamı, Manisa AP milletvekili Vehbi Sınmaz bey düşüncelerinde bu soruya yer verir. Kur’an işaret edilen mi, yoksa işaret eden mi diye sorar. O sorunun cevabı budur. Kur’an-ı Kerim önce işarete edilendir fakat sonra işaret eden haline gelir.
Xxxx
Kur’an önce insanın yaratılışını, daha öncesinde keainatın yaradılışını anlatır. İnsan hayatından, evrenin tek tek birimlerinden ve genel olarak tamamından söz ederek, bitkilerden, hayvanlardan söz ederek Allah’ı tanıtmayı, sevdirmeyi sonra da ona ibadet edilmesini hedefler.
Bireyi okumak öyle kolay değil. İnsandan başka bitkileri, hayvanları, dağları, ay, güneş ve yıldızları ve bütün başka var edilmişleri teker teker incelemek, okumak mümkün. Bunun için yüzlerce ilim şubeleri oluşturulmuş, loji kalıbında ifade edilmiştir. Her loji bir ilim şubesidir.
Yeryüzü, yer altı, gökyüzü, sualtı, suiçi ve o alanlarda bulunan türlerin incelenmesi, okunması bireyin ömrünü aşar. Gelgelelim bireyin kendisi keainatın adeta küçültülmüş bir numunesidir.
Xxxx
Bireyi okumak için de insan ömrü yetmez. İnsan, birey beden, bedende kalp, kalpte gönül, kafada beyin, beyinde akıl-düşünce. Tüm bunları belli bir süre faaliyette tutan, bedeni kafes, mekean olarak kullanan ruh var. Bunun için de yüzlerce ilim şubesi geliştirilmiş. Beden incelemesinde kan, lenf, kemik, kıkırdak, sinir, iç organlar, baş ve eklemler ayrı ilim şubeleri olarak birey anlatır. İşin içine ruh girdiğinde, duygu ve algı girdiğinde davranışların incelenmesi başlar. Davranış bilimleri de gelişerek, genişleyerek başka duygu, algı ve davranışlarla karşılaştığından toplum bilimleri geliştirilmiştir. Toplum bilimleri bireyden, bireylere genişlediğinde hukuk, ahlak, iktisat, aile, eğitim, siyaset yani yönetim alanlarına dalınmış olurken, gönül incelenmeye başlandığında aşk, sevgi, kin, nefret, fanilik, beka duygusu, ölüm, ölümden sonrası konuları için din, tasavvuf, mistiklik, ilahiyat alanları okuma alanı olarak insanın karşısına dikilir. Oku okuyabildiğin kadar. Kur’an-ı Kerim’in oku emri bütün bu alanları okumamızı tavsiye, teşvik ve emreder.
Xxxx
İnsanın beden yapısı, davranışları, duygu ve algıları, kabul ve redleri insani bilimleri meydana getirirken bireylerim müşterek yaşamları toplumbilimlerini karşımıza çıkarır. Bireyi okumaya başladığımızda bireyin içinde yer aldığı dar çevre aileden başlayarak, okul, sokak iş hayatı, askerlik, cezaevi, huzurevi, milletlerarası ilişkiler, başka milletlerle temaslar başka hukukları da okumamız gerekir.
Bireyi okumaya başladığında insan, asla bu okumayı tamamlayamadan ölüp gider. Ama mesele o yolda yürümek.
Xxxx
Bireyi beden yapısıyla okumaya başlarsak, vahyin anlattıklarına dönmek zorunlu. Onun bir yumurta ile dölden, ilgiden, pıhtıdan, kıkırdaktan, kemik, sinir, kan, lenften ve giderek el-kol, ayak-bacak, kafa, eklem ve simadan, sonra da huylardan nasıl bir birey oluştuğu anlatılıyor. Her bireyin ortak organları, ortak şekline rağmen her birinin kendine özel ruh yapısı, algı ve duygu yapısı, huyları, fıtratı. Sonra bunların aileden, sokaktan, mahalleden, şehirden, ülkeden, okuldan, kışladan, ibadethaneden, eğlence yerlerinden edinilen yeni huy ve davranış biçimleri.
Xxxx
Oku babam oku. Bireyi okumak öyle kolay mı?