KENAN SÖNMEZLER

KENAN SÖNMEZLER

BİRİNCİLİK KÜRSÜSÜNDEYİZ

Yılını hatırlamıyorum da, günlerden pazardı.

ODAKULE yanıyordu.

Mahir Çerçi ve Atılay Kayaoğlu’nun helikopterden çektiği fotoğrafların filmleri yine helikopter ile terasa atıldı. Hürriyet’in Cağaloğlu’nda binasının terasına.

Çetin Emeç dönemiydi. İşte o günün birinci sayfası yani benim sayfam gazeteye ve bana ödül getirmişti. Tabii ki Atılay ve Mahir gibi ustaların deklanşöründen çıkmasaydı o fotoğraflar bendeniz de avucumu yalardım ya neyse iki arkadaşımı iki ustayı iki güzel insanı sevgiyle anıyorum…

Bu anıyı Ozan ile Engin düşürdü aklıma.

Onların emekleri Yenigün’e birinci sayfa birinciliği getirdi.

Engin Çağlar ile Ozan Köklüçınar’a teşekkür ediyorum. Bana birincilik kürsüsüne çıkmış bir gazetede yazma gururu yaşattıkları için…

Meslek yaşamımda aldığım ödüllerle hep gurur duydum. Hep vicdanımı rahatlattım…

Bütün insanlar dünyaya, yürek ve kafalarındaki bir “vicdan kimliği” ile postalanır. Vicdan bir “iç mahkeme”dir.

Vicdan mahkemeleri tatile girmez. Sürekli çalışır. Alışır ama hükümleri bazen uygulanmaz, ya da hiç uygulanmaz. Üstat Kant durumu şöyle özetler:

“Vicdansızlık vicdanın yok oluşu nedeniyle yapılmaz, aksine, vicdan hükmüne sırt çevirme eğilimidir.”

Vicdanın işleyişine taş koyan nedenlerin başında akıl gelmektedir. Çünkü akıl öncelikli görevinin çıkar hesabı yapmak olduğunu sanır.

Bir an durup yakın uzak çevresine bakan ve düşünen kişi, bu tipleri hemen görür….

Çevresindeki güzeli mesleğine yansıtmak da hüner işidir. Bu hüner akıl ile birleşince “ödül” gelir…

Arkadaşlarıma tekrar teşekkür ediyor ve haftayı tebessümle kapatıyorum efendim…

Korkunç fırtına gemiyi tehlikeden tehlikeye sürüklüyor…

Bütün yolcular korku içinde. Aralarında bulunan bir papaz zorlukla kaptana kadar ulaşıyor soruyor:

“Durum gerçekten tehlikeli mi?”

Kaptan saklamıyor:

 “Muhterem peder! Eğer fırtına hemen yatışmazsa biraz sonra hepimiz cennette olacağız…”

Papaz hac çıkararak diyor ki:

 “Tanrı bizi bundan korusun…”

 

<