BİZİM MAHALLENİN İMAMI
Bizim mahallenin imamı, Diyanet’in memuru olduğunun bilincinde olarak, her Cuma eline verilen metni kendinden bir şey katmadan, sınırları aşmadan, noktasından virgülüne özenle okur.
İmamımız bazı imamların yaptıkları gibi hariçten hutbe okuyarak cemaatin tertip ve düzenini bozmaz.
İmamımızın şekil ve şemailine gelince ; vallahi imamımız mahallemizin önemli şahıslar galerisinde kısa boylu, etine dolgun, ağır başlı ve daima düşünceli bir adam portresi çizer. Romatizmalı bacaklarıyla bir sağa, bir sola yalpalaya, yalpalaya yürür.
Daima traşlı, ak gömleği gri ceketi temiz ve ütülüdür. Yönetmeliğe uygun kravat takar.
Geçen sene caminin arkasında “imamın evi” olarak bilinen eski lojman yenilendi. İki göz oda ile bir mutfaktan ibaret mütevazı lojmanın yüzü gözü açıldı. Gene geçen sene bu zamanlar bir dolu yağdı, bir çok evin camı penceresi aşağı indi.
Bu felakette imamın lojmanının duvarları , mermi manyağı gibi delik deşik oldu ki, herkes buna şaştı kaldı. Tamir için izin talip edildiyse de Anıtlar Yüksek Kurulu ,tereddüt gösterdi. Zira “ imamın evi yönetmeliğe aykırıymış!” Neyse ki, akıl galebe çaldı. İzin çıktı, lojman tamir edildi.
Hakikaten bu iktidar , imam ve müezzinlere önem vermiştir. Müminler de bundan son derece mütehassıs olup, mevcut iktidara “ Allah razı olsun” deyip duacı olmuşlardır.
Bildiğim, idrak ettiğim kadarıyla imam ve müezzin efendiler, kanaatkardırlar. Bunların içki, kumar, sigara gibi kötü alışkanlıkları yoktur. İktidar aleyhine atıp tutmazlar. Değer verildiklerini bildiklerinden vefa gösterirler.
Onlara AVM’lerde ,lüks mağazalarda rastlamazsınız. Örtülü hanımlarını görsen görsen ancak ucuz semt pazarlarında rastlar, ancak tanıyamazsınız. Sessiz sedasız, uygun fiyatlı konfeksiyon ürünleri ararlar. Nitekim eşleri her daim onlara sık sık “ israf haramdır” ayeti kerimesini hatırlatır.
Onu diyecektim…Geçen Cuma da camiye girip cemaate karıştım. Farzdan önce imam efendinin memur tarifesinden okuduğu hutbeyi dinledim. Her zamanki gibi İmam efendinin nasihatleri havi hitabeti bir kulağımdan girip diğerinden çıktı. Maalesef kafam da dolu olduğundan huşu duyamadım.
Kendi kendime “mesele nedir” diye düşündüğümde şu hususu tespit ettim. İmam efendi, cami cemaatine küçük puntolarla “ Muhterem Müminler” , “ Aziz Müslümanlar” ya da “ Muhterem Cemaat” şeklinde hitap ediyordu . Bu da nasihatın tesirini azaltıyordu.
Hutbe bitip, sıra filan” camii inşaatının ikmali için yardım”, “Kuran kursuna yardım”, “caminin geçen aylardan kalan klima ve elektrik borcunun” edasına gelince, imam efendi hitabın puntosunu “ MUHTEREM CEMAAT “ şeklinde büyüterek emeline erişiyor, deyim yerindeyse “ el tükrüğü sel” oluyordu.
Camii cemaatinden ben fakirin Cuma hutbelerinden aldığım hisse şudur ki; Cemaati ikna etmek için onlara iri puntolarla, mümkünse eli kulağa atıp yüksek sesle hitap edeceksin…