KENAN SÖNMEZLER

KENAN SÖNMEZLER

"BOK"UNU ÇIKARTMADAN "FİLİNTA"NIN TAMİRİ

Sevimsiz, zor ve acılı bir haftayı geride bırakıyoruz. Biliyorum “lanet”lemekle bitmiyor ama elimden de başka bir şey gelmiyor. “Lanet olsun” diyor terörsüz günler diliyorum.

İçimden eğlenceli şeyler yazmak gelmiyor, kafayı “enerji”ye takmıştım, haftayı onunla geçiştireyim dedim ve küçücük bir araştırma yaptım.

Sanırım ülkemizdeki enerji sorununun ekonomik çözümü için yeni ufuklar açma çabaları sürüyor. Bu umut ülkemizi bunalımlara sokmuş olan politikacıların kendilerini kurtarmak için pompaladıkları palavralardan biri midir bilemiyorum?. Ancak ortada bir takım "örnekler" ve hesaplar var.

En uygar Avrupa ülkelerinden Danimarka’nın kuzeyinde bir fabrika kurulmuş. Bu biogaz tesisi üstelik boğucu karbondioksit üretmiyor. Hammadde olarak yakınındaki yem fabrikasının atıklarını ve çiftliklerdeki sığırların dışkılarını kullanıyor. Deyeciksiniz ki “dışkıdan da enerji çıkar mı?” Bizim anlayacağımız bir örnek: Bu gavur milletinin "dışkı" dediği Anadolu’nun kullandığı  “tezek”tir, "bok"tur "yahu "bok"tur.. Enerjisi olmasa hiç tezek sobada yanar mı? Demek ki "dışkı" enerji içeren bir yakıt türüdür…

Danimarkalı iş adamı Johansen, tesisin kuruluş nedenlerini açıklıyor. Danimarka çevre kuruluşları özellikle kışın tarlalara atılan gübre atık ve akıntılarının, yakın suları zehirlediğini saptıyorlar. Oksijeni yok eden zehir, balıkların ölümüne yol açıyor. Vester köyündeki sığır yetiştirme çiftliklerinde hayvanların ürettiği dışkı, bu günlerde 65 biogaz tesisini çalıştırıyor.

Danimarka, dışkıdan, yani pislikten yani boktan enerji üretimini yaşam sistemine sokan ilk dünya ülkesi ünvanını alıyor. Kutlamak gerekir değil mi?

Sanırım bu oluşum bizde de örnek olabilir. Bizde yalnız "çürük politikacı"ların ürettiği pisliklerden enerji üretimi yapabilsek köşeyi döner dünya birincisi oluruz. Akaryakıta harcanan döviz değil yarıya inmek sıfırlanabilir bile…

Benden bu kadar politika ve politikacıya daha fazla bulaşmıyorum…

Haftanın tebessümü diyor ve başlığı koyuyorum:

AV MASRAFI

Efendim, bizim genç delikanlılarımız hoş çocuklardır. Yurt dışında da genelde başarılı oluyorlar. Cüzdanı dolu babaların bir zevki de oğullarını Avrupa’ya okutmaya göndermek.

Bu iyi babalardan birisi oğlunu Paris’e öğrenime yollarken, öğüt verip şart koşuyor: “Seni az harcama yapman için sıkmayacağım. Ancak bir tek şartım var. Bana yaptığın her harcamayı kuruşu kuruşuna yazacaksın!..”

Çocuk Paris’e gidip yerleşiyor, okuluna başlıyor. Derslerine de çalışıyor ama Paris’in o işveli aşk kadınlarına da iyice alışıyor. Ancak onlara ödediği paraları açıkça yazmak istemiyor da, her defasında “av masrafı” kalemine ekliyor.

Birinci ay "av masrafı":1.200 frank

İkinci ay "av masrafı": 1.400 frank

Üçüncü ay "av masrafı ve (FİLİNTANIN TAMİRİ)”: 15.000 (on beş bin) frank .

Sevgiyle kalın, kötü günlerin biran önce geçmesi dileği ile. Gülümsememiz hiç eksik olmasın efendim…

<