METİN ALTINÇEKİÇ

METİN ALTINÇEKİÇ

BU HAFTA; YAYLALARI VE DOĞAL GÜZELLİĞİ İLE GÖZ ALAN ŞEHİR RİZE'DEYİZ

Sevgili okurlar, bu hafta ki durağımız geçen hafta ilan ettiğim gibi Rize ilimiz. Karadeniz’in Doğu bloğunda yer alan Rize, zümrüt yeşili yaylaları, gür ormanları, tertemiz havası ve damakları şenlendiren lezzetleri ile ülkemizin önde gelen illerinden bir tanesi demek yanlış olmayacaktır. Rize Merkez başta olmak üzere, Çayeli, Ardeşen, Pazar, Güneysu, Fındıklı, İkizdere, Kalkandere olmak üzere 12 ilçesi vardır. Tahmin edeceğiniz üzere en kalabalık ilçesi Rize Merkez’dir. Hemşin ise nüfusun en az olduğu ilçesidir. Doğu illerimiz arasında yer alan Erzurum’a ve Karadeniz bölgesinde olan Trabzon, Artvin ve Bayburt’a komşu bir ilimiz. Rize Özellikle bahar ve yaz aylarında Karadeniz turuna çıkan yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktalarından bir tanesidir. Bu ilimizin Turizm potansiyeli oldukça yüksek bir seviyededir. Yaylaları, akarsuları, yemekleri, insanları, doğası ile eşsiz yerlerimizden bir tanesi diyebilirim. Burada deniz mahsulleri yedik, horon teptik Karadeniz’i doya doya yaşadık dersek yanlış olmaz. Rize her mevsim yağış alan bir ilimiz olduğu için, toprakları gür ormanlarla doludur. Rize’yi diğerlerinden ayıran noktalardan bir tanesi %48 oranında bir kısım fundalık ve ormanlardan oluşmaktadır. Böylelikle burada gezdiğiniz de hemen hemen yeşilin her tonunu doğada görmeniz mümkün hale geliyor. Hatta Türkiye üzerinde ki Ormanların, oranına baktığımız zaman Türkiye ormanlarının tümünün %25 gibi bir oranına tekabül etmektedir. Rize için bir oksijen deposu demek yanlış olmaz, çünkü oraya gittiğiniz de Büyükşehirlerde almış olduğumuz oksijenin kat ve kat daha fazlasını aldığımızdan biraz başınız bile dönebilir, yani temiz hava çarpması bile yaşayabilirsiniz. Ama çok iyi gelecektir sizlere, orada ki havanın güzelliği, bunu içtenlikle söyleyebilirim. Ancak yıllık yağışın fazla olmasından dolayı, tarım alanlarının neredeyse %90 gibi bir oranında çay tarlaları bulunmaktadır. Rize Türkiye’nin çay ihracatını tek başına karşılayan bir ilimiz olarak geçim kaynağı büyük ölçüde çay üzerine kuruludur. Rize de yetiştirilen çaylar 100’ü aşkın ülkeye ihraç edilerek, ekonomimize oldukça iyi oranda bir katkıda bulunmaktadır. Ancak tabi ki Rize’de sadece çay yetiştiriciliği yoktur. Aynı zamanda, Mısır, Fasulye, Patates yetiştirilmektedir. Son dönemlerde ise bu ürünlerin yanına bir kivi eklenmiştir. İkizdere ilçesinde Anzer balı çok meşhur ve değerlidir. Rize kıyılarında ana geçim kaynaklarından bir tanesi ise balıkçılık diyebiliriz. Denizden çıkan mahsuller ise Hamsi, Kefal, Palamut, İstavrit, Mezgit, Lüfer, kırlangıç bol bulunan balık cinsleri diyebiliriz. Ayrıca, Rize’de dokumacılık yapan işletmelerle de karşılaşabilirsiniz. Ben bunlardan bir tanesine girdim ve hediye etmek amacı ile Karadeniz usulü bir başörtüsü satın aldım.

Rize’nin önde gelen yayları ise Ayder Yaylası, Ovit Yaylası, Pokut Yaylası, Anzer Yaylası, Gito Yaylası, Elevit Yaylası diyebiliriz. Rafting yapmak isteyenlerin uğrak mekânı fırtına deresi, Zipline için Ayder Yaylasını önerebilirim. Zipline heyacan sevenler ve doğayı yukardan izlemek isteyenler için kaçmaz bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Yüksekleri sevenler, tırmanmaya ve dağcılığa merakı olanlar için ise Türkiye’nin en büyük 4.dağı olan Kaçkar Dağını önerebilirim. 

Rize seyahatim boyunca bir diğer dikkatimi çeken noktalardan bir tanesi Rize’deki evlerin birbirine mesafelerinin uzak olması diyebilirim. Evleri birbirine uzak yapmışlar çünkü herkes evinin etrafına çay veya fındık ekiyor. Bu bölgede evler birbirine uzak olduğu için ıslık dili denilen bir şey geliştirmişler ve böylelikle uzak mesafeden de birbirleri ile haberleşebiliyorlarmış. Çamlı Hemşin’e doğru ilerlediğimiz de yöre halkının Türkçe dışında kendi yörelerine özgü olan Hemşince dilini de konuştuğu noktasında bilgi aldım.  Yöresellik, doğal yaşam adına ne ararsanız Rize’de bulabilirsiniz. Buraya geldiğiniz de mutlaka ama mutlaka uğramanız gereken noktalardan bir tanesinin de Fırtına deresi olduğunu düşünüyorum. Yukarda bahis ettiğim, raftingi yapmasınız bile mutlaka burada bir balık ve mıhlama keyfi yapın derim. Üzerine güzel bir Rize çayı için ve doğanın kokusunu içinize çekerek etrafı izleyin. Bunun huzuru ve hissiyatı Büyükşehir’e dönünce bir 10 gün falan yetiyor diyebilirim. Yukarda da anlattığım üzere Rize’nin Anzer balı meşhur, yine Trabzon da olduğu gibi burada da mıhlama yemeniz oldukça mümkün gözüküyor. Ancak bunları üreten üreticilerin bulunduğu yerler haricen, bunları satan dükkânlar ve satış yerleri mevcut. Nasıl Kocaeli veya Bursa istikametinden gelirken birçok yerde sadece pişmaniye satan dükkanlara rast gelebiliyorsanız. Bu bölge üzerinde de buna benzer satış yerleri mevcut. Mıhlama dediğimiz ürün aslında temelinde Trabzon kaşarı ve mısır ununu barındırmaktadır. Kısık ateşte pişiriliyor ve sofralara sunuluyor. Bende aldım ve belli bir süre kahvaltılar da bizzat kendim hazırladım. Mıhlamanın yeme usulleri de ekmeği içine banarak, ekmekte kaldığı kadarını yemek üzerine kurulu bir model. Malzemesini Karadeniz dışarısında bulabilir, tarifine de internet üzerinden bakabilirsiniz. Tavsiyelerim arasındadır diye ekleyerek, gelecek hafta Hopa’ya giderek Türkiye turnemi tamamlamış olacağım. Ancak sadece Hopa ile sınırlı kalmamış olacağız, aynı zamanda Türkiye-Gürcistan sınırını aşarak Karadeniz bölgesinin bir parçası olan ama artık bizim devletimiz sınırlarında yer almayan Batum ziyaretimizi gerçekleştirmiş olacağız. Böylelikle gezi yazılarımın içerisinde ilk kez de bir yurtdışı ziyaretimden bahis etmiş olacağım. Gelecek hafta ki, son yazımda görüşmek dileği ile esen kalın, hoşça kalın.

<