İBRAHİM GÜLEÇ

İBRAHİM GÜLEÇ

BU İZZETİ İKRAMA

Hoca Ramazan ayı vaiz olur bir köye
Hoşgörüyle karşılar halk, muhtar, aza, üye
Köylü sıraya durur "Hoşgeldiniz" diyerek
Kimi dille selamlar, kimi başın eğerek
Köyün muhtar kişisi hocayı konuk eder

 

Madem ki ben muhtarım, önce sıra bende der
Hoca her gün bir eve davetli konuk olur
Öyle rahat eder ki gönlünce huzur bulur
Hoca her bir köylüye dostça yakınlık sağlar

 

Sevgi yumağı olur halkla bütünlük bağlar
Hoca her tür konuda köylüyü aydınlatır
Bilenler bilmeyene dilden dile anlatır
İple çeker köylüler akşamın gelmesini

Dinledikçe severler hocanın hoş sesini

 

Öyle çabuk geçer ki, su gibi akar günler
Hoca gidiyor diye muhtar köylüye ünler
Hoca bir halka bakar bir de kaldığı köye
Hüzünlü bir şekilde tersten biner eşeğe

 

Eşeğe ters binmeyi köylüler merak eder
Bu izzeti ikrama sırtımı dönemem der

XXXXXXXXXXXXXXXX

ET BUYSA KEDİ NEREDE ?

Hoca pazara gider, bazı şeyler satmaya

Aile bütçesine birkaç akçe katmaya

 

Varır pazar yerine bir köşeye kurulur

Şansı da iyi gider hemen müşteri bulur

Kazanma hevesiyle doğru kasaba gider

Canım et istiyor der, iki okka tart da ver

Alır kasaptan eti, yola çıkar köyüne

 

Neşeyle selam verir rastlayıp, gördüğüne

Hoca köye dönünce hanım çıkar kapıya

Al şunu yahni yap der, yiyelim doya doya

Hanım der yemek yaptım bugün yiyelim onu

Eğer kısmet olursa yarın yapayım bunu

Yemeği yer yatarlar gün ışır sabah olur

Hoca gider bostana, hanım ı evde kalır

 

Hanımı komşulardan birkaç kadın çağırır

Yahni olacak eti tencerede kavurur

Hoca akşam üzeri bostandan yorgun döner

Getir bakalım hanım, bizim yahni nerde der

Hanımı oflar puflar yalancıktan üzülür

 

Hoca sebep sordukça kedi suçunu bilir

Ben çeşmeye gidince kedi içeri girmiş

Geldim baktım yalanır, onca eti bitirmiş

Hoca kediyi tutar dengeler dirhem ile

 

Yaklaş da gözünle gör ala yetme benimle

Bak, kedi iki okka, yediği et aynıydı

Tarttığım et olsaydı, kedi olmamalıydı.

 

<