BUGÜN OLMAZSA NE ZAMAN?
Yapı denetçisi uzman deprem mühendisi olmam dolayısı ile yakın çevremdekilerin en çok sordukları soru “Depreme dayanıklı bina yapılabilir mi?” sorusuna cevap verebilmek için uzman mühendis olmaya gerek yok. Eğer depremde bir kısım binalar yıkılmıyor ise demek oluyor ki bu binalar Afet Yönetmeliklerine, projeye, fen ve sanat kurallarına uygun inşa edildikleri için yıkılmıyor, bunlar depreme dayanıklı ve sağlam inşa edilmiş binalar. Yıkılan binaların %90’ı 2000 yılından önce yani 4708 sayılı Yapı Denetim Yasası’ndan önce kontrolsüz veya bilinçsiz yapılmış binalar olup, bu binaların miadı dolmuş ve güçlendirme yapılmamış binalar olduğundan 7.6 veya 7.7 büyüklüğündeki bir depreme dayanamayacağı ve fay hattında olduğu bilindiği halde sahipleri tarafından Kentsel Dönüşüme sokulmadığından bu facia yaşanmıştır.
Bir de en çok tartışılan ve merak edilen, “Kamu binalarının çökmesi” sorulmaktadır. Maalesef bu gün bile kamu binaları Yapı Denetim Kuruluşlarının kontrolünde değildir. Devlet bu binaları ilgili kurumları vasıtası ile denetlemektedir. Bu binalar depremde yıkılması halinde sorumlusu olmadığından yeterince denetlendiği söylenemez.
Denetim ve kontrol başlı başına bir iştir. İster özel, ister resmi binalar olsun, mutlaka sorumlu mimar ve mühendisler olmalı, görev ve sorumluluk eksik ve hatası olması halinde cezai müeyyidesi de olmalıdır. Yapı Denetim Kuruluşlarında hem şirket sahiplerine hem de sorumlu mühendislerine ağır müeyyideler vardır.
Dünyanın en mükemmel yasa ve kurallarını çıkarsak, uygulayamadıktan sonra ne yarar?
Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin “yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek resmi ve özel tüm binaların tamamının deprem etkisi altında tasarımı ve yapımı ile mevcut binaların deprem etkisi altındaki performanslarının değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli kuralları ve minimum koşuları belirlemek“ olan amacı ne kadar gerçekleşmiş?
17 Ağustos 1999 depremine hazırlıksız yakalandık. Ders çıkarıp bir hayli önlemler alıp yasalarımızı yeniledik. Ama 6 Şubat 2023 depremi gösterdi ki yine bu şiddette, bu büyüklükteki bir coğrafyayı etkileyecek büyüklükte bir depreme hazırlıklı olmadığımız yine anlaşıldı. Yolların da hasar göreceği ve ulaşımın kesileceği önceden düşünülmedi. Kurtarma ekiplerinin ve yardım malzemelerinin deprem bölgelerine ulaştırılabilmesi için önlemler gecikmeden alınabilmeli idi.
“Deprem öldürmez, ihmaller öldürür” söyleminde bir kez daha şahit olduk. Uyuyan fay hatlarının uzun yıllar geçse de uyanabileceğine, depremin değil projelere aykırı, denetimsiz binaların öldürebileceğini, bina sahipleri olarak da üzerimize düşen sorumlulukları bilmediğimizi göz ardı ettik. Sormadık, sorgulamadık, araştırmadık, daha iyisi için mücadele etmedik. Peki, ne yaptık? Çocuklarımızı hayata hazırlamak, felaketlerden korumak, merhametli kılmak yerine sadece diploma sahibi yapmaya çalıştık.
Yaşadıkları coğrafyadan bihaber, yaşanan felaketlerden zerre kadar ders almayan nesiller yetiştirdik.
Canımızdan, ailemizden ve Ülkemizden önemli olan ne var ki? Yıllardır bilime ve eğitime yeterince önem vermiyoruz.
Eğer bu konuda ders çıkarabildiysek, çuvaldızın en büyüğünü önce kendimize, sonra da bu ihmali yaratan, günü gün edenlere yani hepimize batırmalıyız.
Gün kabahatli arama günü değil. Önceliğimiz enkaz altındaki insanlarımızı çıkarmak, yaralılarımızı tedavi etmek, zorda kalan vatandaşlarımıza maddi-manevi destek olmaktır. Normal yaşama döndüğümüzde, düşünüp depreme karşı nasıl önlemler alınabileceğine dair plan ve programlar yapmak olmalıdır. Geçmişteki gibi bu Millet tabi ki bu zorluğu da aşacaktır, ama çektiğimiz acılara değecek dersleri artık çıkartmalıyız.
“Değişen ne olmalı?” dersek;
Deprem konusunda felaket telalığı yapıp birbirimizi yemek yerine, akıllı projeler üretip, bunların hayata geçirilmesi için mücadele vermek, en doğru olandır.
Gün birlik ve beraberlik günü. Ortak akıl bu gün olmayacaksa ne zaman olacak? Sağduyu bu gün galip gelmeyecekse ne zaman gelecek? Elimizi taşın altına ne zaman koyacağız?
Deprem olduğunda mucize yaratamayız. Bu depremden sonra artık hiçbir mazeretimiz kalmadı. Koruyucu önlemler adına herkes üzerine düşeni yapmalıdır. “Keşke!” demeyeceğimiz yarınlarımız olsun artık.
Elli yıllık tecrübeye sahip uzman denetçi deprem inşaat mühendisi olarak devletimiz yetkili yöneticilerine çözüm önerilerinde bulunmak istiyorum.
Son zamanlarda depremler, yangınlar, seller, salgınlar ve iklim değişikliğinin sebebiyet verdiği olumsuzluklar, Ülkemizi ve milletimizi tehdit etmeye başladı. Son yaşanan vakalarda zamanın iyi değerlendirilmediği ve koordinasyon bozukluğu ortada. Hiç vakit kaybedilmeden Tabii Afetler Bakanlığı kurulmalı. Kararlar ve talimatlar bu bakanlık tarafından yürütülmelidir.
Her beş yılda bir yapılan otomobil fenni muayeneleri gibi binalar da test edilmeli, riskli binalar belediyeler tarafından mühürlenmeli, güçlendirilmediği veya yıkılıp yeniden yapılmadığı sürece ikamete açılmamalıdır. Bina yöneticileri de bundan sorumlu olmalıdır.
Bu depremde hayatını kaybeden kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Deprem süresince cansiperane çalışmalarından dolayı tebrik ediyor, maddi-manevi yardımlarını esirgemeyen yurtiçi ve yurtdışı yardımsever insanlara minnet ve şükranlarımı sunuyorum.
Sağlıcakla kalın.