BUGÜN YENİ ŞEYLER LAZIM
Seçimleri ideoloji değil, lider kazanır. Seçimlerde geçmiş için değil, gelecek için oy verilir.
Oy, program için değil, umut için verilir. Seçmen sayfalar dolusu program okuyarak oy vermez. Umuda oy verir. Programı kaç kişi okur acaba? Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem metnini kaç kişi okudu? T.V. ve basından açıklamaları seçmenin % kaçı izledi? Akılda kalan nedir?
Sistemin ne zaman ve hangi meclis aritmetiği ile Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğu elde edebilecek bir muhalefet yapısı mevcut mudur?
Aradan bir hafta geçti, toplumda heyecan yaratılamadı. Gündem olamadı, siyaset arenasında rüzgâr estiremedi.
Bu bir manifesto mu? Hayır. Vizyon anlatılması, hedefler beyannamesi mi? Değil.
İddialı bir proje olduğu söylenemez. Denenmiş ve bilinenlerin yer aldığı bir metin.
Haftalardır bir bardak suda fırtına koparılmış.
Sistem tartışmasını erken açan muhalefet, Cumhurbaşkanı adayını belirlemekten çekiniyor, ama ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan Başbakan adayını açıklamaktan çekinmiyor.
Şimdiden bu metne itirazlar başladı. İlerleyen zamanda ne olacağını kestirmek mümkün değil.
Milletin öncelik sorunu sistem değişikliği değil, halkın en büyük sorunu olan ekonomi iken, bu toplantıda bu konuya değinilmedi. Genel Başkanlar Dünya’yı tehdit eden Rusya-Ukrayna savaşı hakkında bile söz alıp açıklamalarda bulunmadılar.
Muhalefetin bu konuda vizyonu olup, olmadığı bile belli olmuyor.
“Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin faraziyesi, iktidar olabilmeye yeterli olabilecek mi?” dersek, yirmi yıldır bu düşünce yeterli olamadı.
Devlet adamı olmak isteyen siyasetçi, kendi efsanesini geliştirmelidir.
Turgut ÖZAL efsanesini geliştirmeyi başararak ANAVATAN’ı iktidara getirdi.
ERDOĞAN karşıtlığı, bir siyaset ve siyasetçileri iktidara taşıyacak bir efsane olamaz.
İktidar partisi de imar ve bayındırlık faaliyetlerine fazla güvenmemelidir. Ülkemize kazandırılan birbirinden değerli köprüler, barajlar, havaalanları, şehir hastaneleri v.b. projeleri, tabi ki takdire şayandır. Ancak siyasette bu projelere fazla güvenmemek gerekir.
Süleyman DEMİREL, 1. Boğaz Köprüsünü, Keban Barajını yaptı. Bunlar, o dönemin büyük yatırımları idi. Ama seçimi kazanmaya yeterli olmadı.
T.ÖZAL 2.Boğaz Köprüsünü, otoyolları, G.A.P.’ı yaptı. Yerel seçimleri kaybetti.
“Ben, seçimlerden önce zam yapacak kadar enayi miyim?” sözü seçimi kaybetmesinde rol oynadı.
Siyasetçiler gelecekteki iradesini, hedefini, vizyonunu sergileyebilmeli.
Ne güzel söylemiş Hz. MEVLANA: “Dün dünde kaldı cancağızım. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım”
İktidar cephesinin 2023’teki adayı yıllardır önceden belli iken muhalefetin adayı belirlenemiyor.
Muhalefetin ortak adayı altı partinin yöneticilerinin ve tabanlarının onayını alabilecek mi? Önemli olan budur.
Lider bağımsız kişiliğini vurgulamalıdır.
Lider eğer:
“Bağımsızım”
“Bağlantısızım”
diyebiliyorsa, yolu açık olsun.
Ama öyle değilse, işi çok zordur.
Siyasetçiler, partiler, liderler bir davanın peşinde koşarlar.
“ERDOĞAN ve getirdiği Başkanlık Sistemi gitsin” demek bir dava değildir.
İktidarlar gelirler ve giderler. Demokrasi budur.
Önemli olan, Türkiye’nin geleceği için göreve soyunanların dava adamı olmalarıdır.
Altı partinin mutabakat metninde 1961 Anayasasını vaat etmeleri ama 1924 Anayasası’ndan hiç söz etmemeleri, dikkat çekicidir. Oysa Türkiye Parlamenter Sisteme 1924 Anayasası ile adım atmalıdır.
Kurtuluş Savaşının özel şartlarında hazırlanan 1921 Anayasasını överken, Ulusal Devleti ve Parlamenter Sistemi kuran 1924 Anayasası’ndan hiç söz edilmemesi anlamlıdır.
Unutmayalım ki, bu mutabakat metni, kazanıldığı takdirde, hazırlanacak Anayasa’nın çatısını oluşturacaktır.
Millet İttifakı iktidar olursa ne yapabilir?
Eğer başarabilirlerse…
Savaş ve N.A.T.O. yığınağı sınırlarımıza dayanmış durumda iken, Doğu Akdeniz’den sonra Karadeniz de ısınırken ve Türkiye’nin egemenlik alanları dört bir yandan sıkıştırılırken, Türkiye’yi kısır sistem tartışmaları ile meşgul edecekler.
Öyle ya, her şey yolunda gitse bile, vaat ettikleri çapta bir hükümet modeli değişikliğinin rutin takvimi için uygun zaman lazım.
Referandumları, 367 tartışmalarını, siyasal entrikaları varın siz hayal edin.
Rakiplerimiz gücünü tahkim edip, odaklanırken, Türkiye yine içi ile meşgul edilmiş olacak.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in imza töreninde gazeteci-yazar Deniz ZEYREK’i dövmeye kalkan C.H.P. Basın Danışmanı Ömer TOPSAKAL’ın görevini sürdürmesi yoğun tepki oluşturmuştur.
Ben hala %50+1’in böyle sığ bir perspektif ile evet diyebileceğine ihtimal vermiyorum.
Dünya’da ve Ülkemizde devasa olaylar yaşanırken.
T.B.M.M. Genel Kurulu’nda yine yumruklaşma yaşandı. Genel Kurul’da mükerrer düzenlenen kanun teklifi önergesi için çıkarılan bu kavga, kavgayı çıkaranların ve partililerin itibarını zedeledi.
İttifaklar, kavga ederek değil, Milletin sorunlarını çözmek için proje üreterek başarılı olurlar.
Sağlıcakla kalın.