FARUK KORÇA

FARUK KORÇA

FARKLI TARAF

BUNLAR DA GEÇER

Doğal afetler sonrası geride acı, gözyaşı, hüsran, hayal kırıklığı ve yıkım kalıyor, arkadan beylik sözler tekrarlanıyor. Doğa intikamını aldıktan sonra vaatler ve yardım kampanyalarıyla yardımlar başlatılıyor.

Can ve mal kayıplarını tespit çalışmaları, müsebbipleri aranıp hasar tespit çalışmaları başlatılıyor.

Fay hatlarına ve dere yatağına yapılan binaların önce müteahhitleri ve beraberinde sorumlu mühendisleri suçlanıp, bunlardan birkaçı cezalandırılıyor.

Proje mühendisi olarak başladığım ve müteahhit olarak devam ettiğim 2000 yılından bu güne kadar yirmi yıldır devam ettiğim yapı denetim şirketi yönetim kurulu başkanı ve denetçi mühendis olarak bu güne kadar sürdürdüğüm ve mühendislik, mimarlık ve müteahhitlik mesleğinde elli yıllık edindiğim bilgi ve tecrübelerimle katıldığım toplantılarda ve Farklı Taraf köşemizde Ülkemize ve Milletimize büyük zararlar veren bu zor meselelerin çözüm önerilerini anlatmaya çalışıyorum.

Vaka meydana geldiğinde, yıkılan binaların müteahhitleri ve mühendisleri günah keçisi olarak tutuklanıp cezalandırılıyor. Tabii ki bu binaları yapan mühendis ve müteahhitler sorumludur, ceza almaları gerekir, ancak mevcut imar kanunlarımıza göre bunlara izin veren belediye yetkilileri de müteselsilen sorumludurlar. Belediye yetkililerine de ceza verildiği pek nadiren olur. Bu yapıların imar iznini alıp, inşa edilmesinde, yapı kullanma izni (iskân) alınıncaya kadar çok sayıda çok sayıda teknik eleman ve yönetici görev ve sorumluluk üstleniyor, ancak davulun kimin sırtında, tokmağın kimin elinde olduğu belli değildir.

Vakalar meydana geldiğinde hiç kimse suçu kabul etmek istemez.

İmar ve yapı kullanma iznini veren belediye yetkilileri ve bilirkişiler müteahhit ve mühendisleri sorumlu gösterip cezalandırılmalarını talep ederler.

Bu konuda yapı denetim kuruluşlarının görev, yetki ve sorumlulukları arttırılmalıdır. Bu kuruluşların kanun nazarında imza yetkilileri olmakla beraber yaptırım güçleri olmadığından yetersiz kalmaktadırlar. Mamafih, bu kuruluşlar sayesinde yeni yapılarda vakalar asgariye düşürülmüş ise de Ülke genelinde bu gün 2573 yapı denetim kuruluşu, 383 kontrol laboratuarı ve 31584 yapı denetim elemanı ile görev yapmakta olup, bu konuda mevcut 4708 sayılı Yapı Denetim Yasa ve Yönetmeliği tam yeterli olmadığından, böylesine büyük bir teknik güçten yeterince faydalanılamamaktadır. Bu kuruluşlardaki teknik adamlar bilgi ve tecrübeye sahip liyakatli insanlar olup, bu kadrolardan yararlanılmalıdır. Bu kadrolar, teknik asli görevlerinin yanı sıra, internet çağında gereksiz bürokratik işlemlerle zaman kaybetmektedirler. Bu kuruluşlar belediyelerde resmi işlemleri takip ettirmek için ayrıca teknik elemanlar da görevlendirmek mecburiyetinde olduklarından lüzumsuz yere zaman kaybetmektedirler.

İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde bir yerden bir yere gitmek zaman kaybına ve benzin sarfiyatına sebep olmaktadır. Trakya’daki yapı denetim kuruluşlarına Anadolu Yakası işlerin verilmesi ve Anadolu Yakasındaki işlerin de Trakya’daki yapı denetim kuruluşlarına verilmesi handikaptır. Yapı denetim kuruluşlarının beton dökülürken beton numunesi alınması sırasında inşaatların başında bulunması mecburiyetlerinden dolayı zamanın verimli kullanılması onlar için çok önemlidir.

Bir diğer önemli husus da, kamu binalarının kendi elemanlarınca denetlenmesi de doğru değildir. Bütün yapıların kontrol ve denetimi yapı denetim kuruluşlarınca yapılmalıdır.

Yapı denetim kuruluşlarının aylık giderleri oldukça fazla olup, hak ediş işlemlerinin bürokratik işlemlerinin fazlalığından dolayı, hak edişler zamanında alınamamakta ve yapı denetim kuruluşları da aylık harcamalarını zamanında karşılayamadıklarından zor durumda kalmaktadırlar. Hak ediş işlemleri Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerinin denetim ve kontrolünde olmalıdır, bu işleri hızlandırır. Yapı denetim kuruluşlarının işlerinin tek birimden yönetilmesi gereklidir. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Belediyeler, Mal Müdürlükleri, zaman kaybına ve fuzuli masraflara sebebiyet vermekte, asli görev olan yapı denetim hizmetlerinin kalitesi düşmektedir. 

Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından tek merkezden yapı denetim işlerinin yürütülmesi hizmet kalitesini arttıracak ve lüzumsuz harcamaları ortadan kaldıracaktır.

T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın tertiplemiş olduğu ve davet edildiğim toplantılarda UZMAN Yapı Denetim A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı olarak bu ve bunlara benzer konularda yaptığım açıklamalar ilgili ve yetkili kurum ve kuruluşlara gönderdiğim teknik raporların bir kısmı dikkate alınmış olsa da, uygulamalardaki aksaklıklar sebebi ile, doğal afetlerdeki can ve mal kayıpları teknolojisi gelişmiş ülkelere kıyasla memleketimizde vakalar ard arda devam etmekte büyük kayıpların önü alınamamaktadır.

Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi T.M.M.O.Birliği başta olmak üzere meslek odaları bu konulara el atmalı ve yetkili kurum ve kuruluşlara destek olmalıdır. Maalesef ülkemizde bu dayanışma sağlanamamış, meslek odaları sadece yetkilileri eleştirmekten başka bir işe yaramamışlardır. Bu nedenle yetkili kurumlar da onları dikkate almamaktadırlar. Bu önemli konuda da Ülkemiz kayba uğramaktadır.

Peşin hükme dönüşmüş be değer sistemine kim dur diyecek ve fay hattına veya dere yatağına bina dikmeyi ve deprem olduğunda veya sel gelince de yıkılarak içindeki insanları öldüren bina enkazlarına bakıp “Kader!” demekten bu toplumu artık kurtarmalıyız.

Bu ancak birlik olmakla mümkün olur. Yetkilileri eleştirerek bu güne kadar bir yere varamadık. Hepimiz taşın altına elimizi koymalıyız. Hepimizde vebal ve sorumluluk vardır. Doğal afetlerde, kişi, kurum ve kuruluşlarca, siyasi, sosyal, maddi çıkar peşinde olunmamalıdır. 

En son Afganistan ve İslam ülkelerinin hali ortada. Bu vatan toprakları hepimizin.

Çok şükür, ard arda meydana gelen doğal afetlerin verdiği büyük zararlara rağmen Ülkemiz kalkınmakta ve ihracat rekorları kırmaktadır. İmar ve bayındırlık hizmetlerinde devasa projeler ard arda uygulamaya sokulmakta, savunma sanayinde bir zamanlar G3 piyade tüfeğini yapamayan ordumuzun tüm ihtiyaçlarının %75’i imal edilmekte, ihracat dahi yapılmaktadır.

Bölgenin çarpıcı gerçeklerini bir gün İran’ın Humeyni’si, Irak’ın Saddam’ı, bir gün Afganistan’ın Taliban’ı Türkiye’nin laik düzeni ile karşılaştırdığımızda Ülkemizin değerini daha iyi anlarız.

Afgan Kralı EMRULLAH HAN,  ATATÜRK’ü 1930 tarihindeki ziyaretinde bu ülke de Türkiye’nin çizgisindeydi. Biz Türkiye olarak, kendimizi ve laik sistemimizi koruyabildik. Bir de bugünkü Afganistan’a bakın.

AFGANİSTAN SORUNU

Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası planda sorun ve ihtilaflara çözüm arayışlarına taraf olunması açısından önemli olabilecek bir fırsat kapısıdır. Bu kapı Afganlar arası ya da bölge ülkeleri arasındaki sorun ve ihtilaflarda taraf haline gelmemeye özen gösterilerek, kolaylaştırıcı ve ortak, güvenilir ülke konumu ile değerlendirilebilir.

Türkiye barış sürecine destek verecekse, kalın çizgilerle çizilmiş siyah ve beyaz çizgilerle değil, ara renkleri de görüp kullanarak kartlarını kullanabilmeli. Bunun için esnek ve ihtiyatlı bir duruş sergileyebilmelidir. 

Afganistan makamlarıyla ülkedeki siyasi güçlerle komşu ülkeler, N.A.T.O., A.B., B.M. gibi çoklu platformların desteği ile kapsamlı mutabakat oluşturmadan harekete geçmek, ciddi meşruiyet ve hatta güvenlik sorunları yaratabilir. 

NECİP FAZIL KISAKÜREK – SAVAŞ YAZILARI

“Ameliyatsız şifa bulmaz bir yaranın, morfin şırıngaları ile uyutulmayacağını bilenlerce harp başlamıştır. İlk topun ne zaman atılacağını soruyorsanız, size diyebilirim ki bu an morfin stokunun bitmesine bağlı.”

CELAL BAYAR

Türkiye Cumhuriyeti’nin 3. Cumhurbaşkanı CELAL BAYAR’ı, vefatının 35. Yıldönümünde rahmet ve saygı ile anarız. 

SAKARYA ZAFERİ

ANAFARTALAR’I VE SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ ZAFERİ’Nİ KUTLAR, BÜYÜK ATATÜRK’Ü VE AZİZ ŞEHİTLERİMİZİ RAHMET VE SAYGI İLE ANARIZ.

Sağlıcakla kalın.

<