BÜYÜK OTELLER-KÜÇÜK OTELLER
Otelciler Birliği Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, küçük oteller iflasın eşiğine gelmiş. Özellikle beş yıldızlı otellerin doluluk oranı hayli yüksek seyrederken, küçük otellere olan ilgisizlik ve tercihsizlik, hakikaten küçük otelleri zor durumda bırakıyor.
Genellikle otel işletmecileri veya otel sahipleri, her zaman büyük oynayan veya büyük idealleri olan insanlar ve şirketler grubudur. Her zaman büyük oynayanın kârları da, zararları da büyük olur. Lakin küçük oteller, özellikle şu anda bütün dünyada ve Türkiye ile KKTC’de sınırsız ödeme kolaylıkları ile tercih konumuna gelen dört ve beş yıldızlı otellerin yanında cüce kaldıkları gibi, kapılarına kilit vurmamak için çok büyük bir savaş verdiklerini de görüyoruz.
Bu konu gerçekten bakanlık ve turizmle ilgili bütün birimlerin “tedbir alma” yönünde bir çalışma başlatması gerekir diye düşünüyorum.
Otellerin en büyük giderleri elektrik ve sudur. Özellikle elektrik, başlı başına büyük bir kalem tutmaktadır. Personel giderleri de bayağı büyük bir kalem tutar. Otelciler Birliği’nin şu ifadeleri de düşünülmesi gereken bir durumdur.
“Antalya’da bir otel 32 kuruş civarında kw/h elektrik temin edebiliyorken, Kıbrıs’ta 54 kuruşa temin etmektedir.2011 yılında alınmış olan bakanlar kurulu kararı ile elektrik enerjisinde turistik işletmelere sağlanan 10 kuruşluk indirim, geçen süre içinde elektrik fiyatlarının artmasından dolayı yetersiz kalmış ve indirim güncellenmemiştir...”
Otelciler Birliği bir de Türkiye’den getirilen su fiyatlarından da bayağı dert yanıyor.
Kabul etmek lazım... Oteller ve otel işletmeciliği, ülkenin ekonomik girdileri çıktıları açısından gerçekten güncelleşmesini gerektiren bir iş alanıdır. O bakımdan belli bir çalışma programı çerçevesinde otellerin, özellikle küçük otellerin ayakta kalabilmesi ve bunların özendirici hale getirilmesi için güçlü bir çalışma planı hazırlanmalıdır. Hani ülkedeki hayat pahalılığı, asgari ücret ve para politikası güncelleşip günün şartlarına göre işlem ayarlanır ya, otel işletmeciliği de öyledir ve öyle olmalıdır.
Ben şahsen küçük otellerin kapanma noktasına geldiğine yürekten inanıyor ve üzülüyorum desem yeridir. Küçük otellerin cazibesini artırmak için, özellikle Türkiye piyasasına ve ücra yerlerdeki potansiyel kuzey turistine cazip teklifler sunmak ve herkesin cebine hitap eden pazarlamalar yapmamız gerekir.
Lakin görüyoruz ki, yapılan bütün KKTC turizm reklamları, hep beş yıldızlı otellere dairdir. Tabii ki beş yıldızlı otellerin kumarhaneleri de bir başka cazibe aracıdır.
Artık bütçesi el veren de, el vermeyen de Kıbrıs’a geldi mi ve kumara düşkün oldu mu, küçük otellerde kalıp, kumar zevkini de büyük otellerin gazinolarında giderebilirler. Özellikle kredi kartları ile taksitlendirilerek yapılan otel pazarlamaları, fakir veya orta sınıftaki insanları da beş yıldızlı otele yöneltiyor.
Hani dedik ya... “Büyük oteller büyük oynarlar, büyük kazanırlar. Veya büyük kazanırlar ama büyük de kaybederler” sözü...
Şu anda sesli düşünmeye çalışıyorum...
İtici güç veya zorlayıcı bir otelciler grubu bunu ilgili bakanlıkla oturup derinlemesine çalışma yapsa...Ve o çalışmayı rutin hale getirse... Periyodik çalışmayı kalıcı hale getirmek ve büyük-küçük bütün otellerin pazarlama politikalarını, Oteller Encimeni ile otel fiyatlarını, kapı ve grup fiyatlarını tartışsalar, küçük otelleri nasıl canlandırabiliriz, sorusunu sorarak neler yapılabileceğini görüşseler...
Otel işletmeciliği gündeme geldi mi, hep kadim dostum ve çok takdir ettiğim Con Aziz gelir aklıma. Bir otelin randımanlı ve sistemli çalışması için nelerin yapılması gerektiğini her zaman dile getiren ve fikir üreten başarılı bir otel işletmecisidir Con Aziz. Eminim, böyle bir platform olsa, Con Aziz sadece beş yıldızlı otel veya oteller için değil, bir veya iki, üç yıldızlı oteller için de büyük bir kavga verecektir. Con Aziz o kavgayı mutlaka verir, çünkü büyük ve bütün düşünür.
Otel işletmeciliğinde her zaman güçlü bir dayanışma zinciri olmalıdır. O bağlamda, Turizm Bakanlığına da çok büyük görevler düşmektedir.
Tabii ki küçük otellerin de, pansiyonculuk üstü kaliteli bir hizmet vermesi şarttır. Temizlik, titizlik ve sevimli otel işletmeciliği anlayışı, her zaman var olmalıdır.
Kısacası, küçük otellerin iflasını önleyecek teşviklerin de devreye konması ve Turizm Endürstrisi Teşvik Yasasının ilgili tüzüklerininin verdiği avantajlar onlara teşmiş edilmelidir.
Bazı turistler kesinlikle beş yıldızlı otel tercih etmezler. Özellikle yaşlı Almanlar ve İngilizler böyle küçük veya butik otelleri otantik değerler anlamında tercih ederler.
Hani ticarette bir söz vardır.
“Her malın, mutlaka bir alıcısı vardır.”
Önemli olan elinizdeki malı, o alıcıyı bulup satmaktır.
Ve son sözüm...
Lütfen otelcilerin randımanlı çalışmasını ve ekonomik sıkıntılarını giderecek önlemler almak için, güçlü bir “Turizm organı” oluşturalım...