ÇALI GÜLÜ
Marketin külahlayarak tezgaha koyduğu küçük gül fidanını üzerindeki etikete göre satın aldım.
Etiketteki resimde fidanın kırmızı gül olduğu yazılıydı.
Herkes gibi ben de çiçekleri, çiçeklerden ise bilhassa gülü severim.
Bı cümleden olarak alıp eve getirdiğim yeni misafirime penceremin güneş alan bir kenarına koydum. Saksısını değiştirdim. Gübre verdim. Suladım. Günlerce gelişimini takip ettim.
Çiçek zümrüt parlak, yeşil yapraklarıyla, gün gün serpilip gelişti , güzelleşti.
Ve günlerden bir gün de tomurcuklar çiçek açtı.
Hayret !
Baktım gül beyaz beyaz gülüyor. Bozuldum tabii. Tekrar güllere baktım, başlarını uzatmışlar masumane bana bakıyorlar.
Yapacak bir şey yok. Buna da alışırım, dedim kendi kendime ..
İnsan oğlu nelere alışmıyor ki? Şu pandemi ile hepimiz maskeye, maske üzerinden birbirimize ayar vermeye alıştık.
Hatta, şu z kuşağı denilen gençliğin parçalanmış, yırtık pistik elbiselerle dolaşmasına bile alıştık.
Çiçekler konusunda kompedan olduğunu övünerek dile getiren arkadaş çiçeğimin cinsiyeti konusundaki tespitini acımasızca yapınca artık durumu kabullenmek durumunda kaldım.
Bu bir yaban gülüydü. Hatta basbayağı basit bir çalı gülüydü. A101 çalı gülünü 14 liraya okutmuştu .
Keleğine geldiğim A101 mağazasına karşı ne yapabilirim. Kasa fişini, etiketini atmışım.
Yapacak bir şey yok!
Yazıda yabanda çalılarla sarmaş dolaş açan bir çalı gülü evime gelmişti. Onu nasıl dışarı atabilirdim?
Yaprakları tek çanaklı da olsa, çanaklarını hemen dökse de o bir canlıydı. Her gün bir bardak su versem nolur, diye düşünüp kendimi teselli ettim. Kalbi kırılmasın diye çiçeğe rahatsızlığımı belli etmedim.
Zira bir yerde okumuştum; Çiçekler de hissederler. Duyguları vardır. Kendisine konuyu açmadım. Hiç bir şey olmamış gibi yapraklarını okşadım, suyunu gübresini vermeye devam ettim.
O da dünyaya henüz gelmiş bir bebek gibi Marmara’dan Karacaahmet’e doğru yapraklarını esen yele vererek Şair Nesimi sokağındaki bir evin penceresinden gelen geçeni seyre daldı.
Bu sokaktan kimler geçer? Yaşlılar, öğrenciler, orta dereceden memurlar geçer.
Bu sokaktan kocaman kara gözlüğü kara bluzuyla, burnu havalarda dul bir otel müdiresi geçer.
Bu sokaklardan belediyenin buraya tayin ettiği çöpçü süpürgesi, akşamları belediye temizlik hizmetlerinin çöp kamyonu geçer.
Emekliler balkonlarda çamaşır iplerinin arasında kahvaltı yapar. Ev hanımları çamaşır aşar.
Mevsimlerden bahar, aylardan mayıs, gökyüzünde maviye bulaşmış ince beyaz bulutlar Şair Nesimi’den , penceredeki çalı gülü üzerinden Karacaahmet' e doğru geçer...