CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

ÇALI GÜLÜ

Marketin külahlayarak  tezgaha koyduğu  küçük  gül  fidanını üzerindeki  etikete göre satın aldım. 

Etiketteki resimde fidanın kırmızı gül olduğu  yazılıydı. 

Herkes gibi ben de çiçekleri, çiçeklerden ise bilhassa gülü severim. 

Bı cümleden olarak  alıp eve getirdiğim yeni misafirime penceremin güneş alan bir kenarına koydum. Saksısını değiştirdim.  Gübre verdim.  Suladım. Günlerce gelişimini takip ettim.  

Çiçek  zümrüt  parlak, yeşil  yapraklarıyla,  gün gün serpilip gelişti , güzelleşti. 

Ve günlerden bir gün de  tomurcuklar çiçek açtı. 

Hayret !

Baktım gül beyaz beyaz gülüyor. Bozuldum tabii. Tekrar güllere baktım, başlarını uzatmışlar masumane bana bakıyorlar.  

Yapacak bir şey yok.  Buna da  alışırım, dedim kendi kendime ..

İnsan oğlu nelere alışmıyor ki? Şu pandemi ile hepimiz maskeye, maske üzerinden birbirimize ayar vermeye alıştık.

Hatta, şu z kuşağı denilen gençliğin parçalanmış, yırtık pistik elbiselerle dolaşmasına  bile alıştık.  

Çiçekler konusunda kompedan olduğunu övünerek dile getiren arkadaş  çiçeğimin cinsiyeti konusundaki tespitini acımasızca yapınca artık durumu kabullenmek durumunda kaldım.

Bu bir  yaban gülüydü. Hatta basbayağı basit bir çalı gülüydü. A101 çalı gülünü 14 liraya okutmuştu .  

Keleğine  geldiğim A101 mağazasına karşı ne yapabilirim. Kasa fişini, etiketini   atmışım. 

Yapacak bir şey yok! 

 Yazıda yabanda çalılarla sarmaş dolaş açan bir  çalı gülü evime gelmişti. Onu nasıl dışarı atabilirdim? 

Yaprakları tek çanaklı da olsa, çanaklarını hemen dökse de  o bir canlıydı. Her gün bir bardak su versem nolur,  diye düşünüp  kendimi teselli ettim. Kalbi kırılmasın diye çiçeğe rahatsızlığımı  belli etmedim.

Zira bir yerde okumuştum; Çiçekler de hissederler. Duyguları vardır. Kendisine konuyu açmadım.  Hiç bir şey olmamış gibi  yapraklarını okşadım, suyunu gübresini vermeye  devam ettim. 

O da dünyaya  henüz gelmiş bir bebek gibi Marmara’dan Karacaahmet’e  doğru yapraklarını esen yele  vererek Şair Nesimi sokağındaki bir evin penceresinden gelen geçeni seyre daldı. 

Bu sokaktan kimler geçer? Yaşlılar, öğrenciler, orta dereceden memurlar geçer.

Bu sokaktan kocaman kara gözlüğü  kara bluzuyla, burnu havalarda dul bir otel müdiresi geçer. 

Bu sokaklardan belediyenin buraya tayin ettiği  çöpçü süpürgesi, akşamları belediye temizlik hizmetlerinin çöp kamyonu geçer.  

Emekliler balkonlarda çamaşır iplerinin arasında kahvaltı yapar. Ev hanımları çamaşır aşar. 

Mevsimlerden bahar, aylardan mayıs, gökyüzünde maviye bulaşmış ince beyaz bulutlar Şair Nesimi’den , penceredeki çalı gülü üzerinden   Karacaahmet' e doğru geçer...

<