CANIMIZIN KIYMETİNİ BİLELİM
Deprem hocalarının her sarsıntıda TV ve basında boy gösterip, okulda ders anlatır gibi yaptığı deprem konusundaki açıklamaların halkın kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaradığını sanmıyorum.
Değerli hocalarımız fay kırıklarının nerelerden geçtiğini gösteren Türkiye haritası önünde, fayların kaç km uzunluğunda ve derinliğinde olduğunu, en son hangi yıl kaç büyüklüğünde kırıldığını, muhtemel depremin zamanını tahmin edip, tahmini kaç binanın yıkılacağını ve can ve mal kaybının ne kadar olacağını açıklamaları doğru veya hatalı olabilir.
Bu hocalarımızdan Prof. Dr. ÖVGÜN AHMET ERCAN’ı yakinen tanırım, kendisi ile birkaç kez TV’larda oturumlara katıldım. Saygıdeğer ve konusunda uzman bir hocadır. Ancak yurdun neresinde bir deprem olsa, “Ben bunu söylemiştim” der, ”Yakında şu yerde, şu büyüklükte deprem muhtemeldir” açıklamaları artık halkımız üzerinde inandırıcılığını kaybetmektedir.
Ülkemizde ilk yapı denetim kuruluşunu kuran ve 44 yıllık bir Y. İnşaat Mühendisi olarak bu köşede önemli bir açıklamada bulunmak istiyorum. Hepimizin artık malumu olduğu üzere faylar tehlikelidir, ama insanları öldüren binalar daha tehlikelidir. Yeni yapılan binalar artık yapı denetime tabi olduğu için, depremlerde T. C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yaptığı açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, yapı denetimli binalarda can ve mal kaybı olmamaktadır. Bu nedenle bu binaların satış değerleri oldukça yüksek olup, halkımız bu konuda bilinçlenmiş olarak satın alacağı binanın yapı denetim raporunu görüp, fiyatı yüksek de olsa, yapı denetimli binayı tercih etmektedir.
Gelelim mevcut riskli binalara, bunlar için de tek çözüm binanın kentsel dönüşüme sokulması veya takviye edilmesidir. Ancak binaların güçlendirilebilmesi uzmanlık ister. Piyasada güçlendirme yapan çok sayıda insan faaliyet göstermektedir. T. C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan belgesi olmayan kişi ve kuruluşlara sakın ola bu işi yaptırmayınız. Bu konuda uzman mühendis ve mimar kişi ve kuruluşlar tercih edilmelidir.
Kentsel dönüşüm arzu edilen seviyede olmasa da, yurt sathında T.O.K.İ. , belediyeler ve uzman kuruluşlarca sürdürülmektedir. Bu işin istenilen düzeyde sürat kazanabilmesi için, kentsel dönüşüme giren riskli binaların bulunduğu riskli bölgelerin imar planları değiştirilmeli, müteahhit firmalar için cazibeli hale getirilmelidir. Devletin ve vatandaşın imkânlarının bugün istenilen süratte ve seviyede olması mümkün değildir. Zira yurdumuzun her yerinde depremler devam etmekte yıkılan ve hasara uğrayan binaların sayısı artmaktadır. İstanbul’un Kadıköy ilçesinde olduğu gibi parsel ve ada bazında plan değişiklikleri hızla yapılır, müteahhitler için bina yoğunluğu cazibeli hale gelirse, bu iş sürat kazanır.
Bir önemli diğer konu da Ülkemizde binaların ömrü 25-50 yıl arasında değişmektedir. Bunun en önemli sebebi binaların temel, bodrum ve çatı katlarının ısı ve nem yalıtımının yapılmamış olmasıdır. Binaların cepheleri mutlaka mantolanmalı ve bina korozyondan kurtarılmalıdır. Eğer binalar afet, su ve yalıtım yönetmeliklerine, projelerine, fen ve sanat kurallarına uygun olarak, uzman kişi ve kuruluşlarca inşa edilir ve denetlenirse, en az yüz yıl kullanılabilir ve depremlere dayanabilir. Bu önemli hususların yapı sahiplerince dikkate alınması can ve mal kaybını önleyecektir. İnsanlar kendileri ve arabaları için lüzumlu harcamaları yaparlar. Kullandıkları dairenin banyo ve mutfaklarına lüzumundan fazla harcama yaptıkları halde, binaların ortak kullanım alanlarına binanın miyadı doluncaya kadar harcama yapmazlar. Bu nedenlerle insanlar gibi yaşlanan ve yorulan binalar, depremlerde insanlara mezar olmaktadır. Bu açıklamaların konu uzmanlarınca TV ve basın organlarında detaylı bir şekilde anlatılması çok önemli olup, fayların lüzumundan fazla anlatılması halkımızın anlayabileceği ve faydalanabileceği bir konu değildir.
İnsan yaratılmışların en şereflisidir.
İnsan hayatı hafife alınmamalı ve kıymeti bilinmelidir.
Sağlıcakla kalın.