CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

ÇANTA

Bir anlık gafletimi fırsat bilen sarı sakallı durak tilkisi  durağın oturma yerinde bıraktığım evrak çantama kolunu sokmuş karıştırıyordu. 

- Hoop, hoop delikanlı ,    çantama ne yapıyorsun, dedim. 

Suçüstü yakalanmanın mahcubiyetiyle kısa kirpiklerini kırpıştırıp küçük donuk  gözlerini üzerime dikerken  sarı   sakalı biraz daha sarardı.  Bu orta boylu, tıknaz  , beyaz gömlekli , yelekli ,  takım elbiseli tilki, çantamdan kolunu çıkarırken ;

-Hiiiç , ben çöp zannettim, dedi. 

Malûm bizim buralarda modası geçen her şeyi çöpe atıyorlar. Mobilya, yatak, ayakkabılar, mesleki  kitaplar, çantalar , her şey...

Bu şahıs da yepyeni  evrak çantamı çöpten sayıp tecavüze yeltenmişti.  

Buna apaçık hırsızlığa teşebbüs denir. Suçunu bilen hırsız tilki, bir anda  kayboldu.

Geçen gün bizim semtin as eskicilerinden Ali nereden bulduysa eski bir avukat çantası armağan etti. 

Çanta iri heybetli duruşuyla  yıllarca yaşlı bir hukukçunun çilesini çekmiş, yıllarca kararmış, sararmış,  sonunda  o da çöpü boylamıştı. 

Kendisi  bir takım teferruatıyla  ben önemliyim algısı ile nice  çanlar  yakmıştı.  İçinde nice hukuk , ceza davaları taşımıştı.  

Zaman onu sonunda toza toprağa, çöpe, oradan da eskici Ali'ye  teslim etmişti. Kirden pastan tozdan, yağmurdan çamurdan, güneşten kararmış, herşeye boşvermiş görünüyordu.

Ali elindeki parçanın değerini  gözümde ihsas etmek istercesine  deri çantayı  iki eliyle bana  teslim etti.  

Ben de  kalbi kırılmasın  diye bu değerli (?) parçayı büyük bir itinayla, teşekkürle ,   ama lütfen kabul ettim.

Tel fırçayla fırçalanmış  olmasına rağmen , eksik olan  kuyruk yağı idi. Bu tembih ile   tarafıma teslim edilen çanta için teşekkür ettim. Arkamdan seslendi;

-Kuyruk yağıyla , dedi. 

Çantayı eve götürüp elbise askısına taktım. Evdeki yaşlı misafir, kızımın gözünden kaçmadı;

-Gene mi çöpten, dedi.

- Ayıp ediyorsun kızım şimdiye kadar  çöpten ne getirdim ki, dedim. 

Dilin kemiği yok, herkes her yerden bir şey yakıştırır ama bunu kızımdan hiç beklemezdim.   Buna çok esef ettim.  Kendisini boşuna mı güzel sanatlara göndermiştim?  İstedim ki, o yeni eserlerin yanı sıra eseri antikaların değerini de bilsin. Ne  yazık ki  ben topladıkça o çöpe attı. 

Halbuki bu eski eserlerde ne hikayeler saklıdır. Henüz dilini açmadım. Kuyruk yağıdır belki dilini açacak olan. Deri ışıl ışıl ettikçe çanta, eski sahibinden , onun davalarından haber verir...

Kimdi bu çantanın sahibi ? Nasıl ortaya düşmüştü? İçinden hangi davalar çıkmıştı ? 

Bir oturmada bu çanta, bana bir çok hikayeler anlatır gibime geldi...

<