ÇARE TÜKENİR
Koca koca adamlara bakıyorum… Koca koca diplomaları var… Minik minik laflar ediyorlar. Minik bile denmez de ben diplomalarının hatırına deyiverdim. İpe sapa gelmez laflar desem daha uygun olurdu sanki…
“Çare tükenmez” dendiği oluyor. Rahmetli bir politikacımızın demokrasi için söylediği bir laftı bu hani hayatımıza da oturmuştu ya.
Evet çare tükenmez. Oysa çare ne tükenir ne de tükenmez. İkisi de olabilir. Çareyi çabuk tüketecek olan neden bilgisizlik olur.
Üstelik bilgisizlik peşin hükümlerin de doğurgan anasıdır. Ayrıca bilgisizin hiç elinden bırakmadığı duygulanma hayran kalmaktır. Bi hatırlasanıza kimler kimlere hayran kalıyor !.. Belli etmeseler bile sürekli hayran kalırlar. Bir biri ile çelişen oluşumların bile hepsine hayran kalırlar. Birgün ya da bir dakika arayla, hiç fark etmez.
Öğretimin bilgisizliği tamamen ortadan kaldıracağına inanılamaz. Bilgisizlik bazı eğitim biçimlerinin yan ürünüdür. Eğitimin tüm basamaklarını çıkmasına karşın bir türlü okumuş kişi olamayanlar ortalıkta dolaşmaktadır.
“Sefilliğin en derin biçimi bilgisizliktir” der üstat T. Wilder. Karşı konulması zor gibi görünen bir düşüncedir ama yine de döne dolaşa karşı koyan bulunur. Denir ki:
“Bilmek güçlülüktür ancak bilgisizlik daha çok uzun yıllar güçsüzlük anlamına gelmeyecektir.” (E. Fermi)
Bu hafta sizlere neyi anlatmak istediğimi, sizin kimi anladığınızı uzun uzun anlatmama gerek kalmadı sanırım…
İsteyen üzerine alınır, isteyen istediğine yakıştırır diyelim ve lafı fazla UZATMADAN:
“Özgüven tıpkı mutluluk gibi yakalamaya çalıştıkça insanın elinden kaçan bir şeydir. Çoğunlukla sadece bir yan üründür. Bir hizmetin veya çalışmanın bir dostluğun veya aşkın içinde kendimizi yitirir ve aniden mutlu olduğumuzu kendimize güven duyduğumuzu keşfedebilirim.”
Alen Loy Mcginnis