CEHENNEMDE DONMAK...
Ve İstanbul'a kar yağdı...
Siyaset allak bullak...
Demiştik ya, İstanbul'a kar yağmayınca Türkiye'ye kış gelmez...
Siyaset erbabının kış kavgasının faturasını İstanbul'un garip gurabası ödedi...
Elektrikte ödedi, doğalgazda ödedi, yolda kaldı ödedi...
Yani her şeyi ile ödedi...
Bir de herkesin "buraya havaalanı yapılmaz" dedikleri İstanbul havalimanında yerli yabancı tüm turistler gördükleri mezalim karşısında isyan etti...
Kar yağdı ve havalimanı kaput.. Pist uçak hangarına döndü..
Alanın sahipleri eziyet ettiği insanlar bir lokma yiyeceği bile çok gördü.
Malum bizi hesap kitap yapmadan, mühendislik hizmeti almadan bir şeyleri yapmayı severiz sonrada tüm suçu doğaya yükleriz..
Her şeyin "Allah izni ile olduğu"nu söyleyenler bu kez suskun...
9 milyar Euro ödeyip yapılan havalimanının kargo bölümünün çatısı karın ağırlığına dayanamayıp çöktü...
Oysa Anadolu insanı böyle durumlarda hemen temizler ve damın tepelerine çökmesini engeller...
O çatının yapılmasını onaylayan mühendisler nerede ki şimdi..
Neyse gerisini siz düşünün...
Bir de 9 milyarlık havalimanının pistlerini durumu var...
Cumhurbaşkanın emriyle İstanbul’a doğru karayolu ile yola çıkan iki bakan özel yollarda mahsur kalınca geri dönüp uçakla geliyor...
İki bakan da açık bırakmakla yükümlü oldukları yolla ilgili suspus... Manidar değil mi?
Bu kez bindikleri özel uçak 9 milyarlık alana inemeyince yok edilmeye çalışılan Atatürk Havalimanına iniş yapıyor. Oysa aynı kar kış Yeşilköy'de de var ama pistler temiz...
Bu da yapılanın ne kadar yanlış olduğunun resmi bir belgesi...
Pistlerdeki bu vahim durum; alanın ne kadar yanlış bir yere yapıldığının göstergesi ve bunun bedelinin Türk halkına nasıl ödetildiğinin somut bir ifadesi...
Bu arada yabancı pilotların alaycı ifadeleri de cabası...
Uçağa yolcu alan bir Rus pilotun 3 -4 saat sonra yolcularını indirirken söylediği şey ise gerçekten utanç verici..
Ne diyor pilot; Türkler çok büyük bir hava limanı yapmışlar ama pistleri temizleyecek araç gereci almamışlar.. Sibirya'da daha fazla kar yapıyor ama pistler kapanmıyor...
Uçakta ki Türk yolcuların utancını düşünebiliyor musunuz...
Birde başka bir konu var; Bu otoyollar özel şirketlere ait...
Adamlar kendi sahip oldukları yolların temizliğini bile yapmıyor onu da devletin sırtına yüklüyor...
Yani...Gerisini siz düşünün...
Hem de olası bir sıkıntıya karşı korunaklı yer yapmayı bile düşünmemişler...
Ama Yunan yargısı yolda kalanlara 2 bin Euro tazminat ödenmesi kararını veriyor...
Bizdeki özel sektör kavramı da bu kadar işte...Bir de bu yol senin bu yol benim kavgası var...
Büyükşehir, karayollarına ait yolları açmıyor...
Karayolları da belediye yollarına dokunmuyor...
Bir de ilçe belediyelerindeki siyasi çekişme var...
Mahalle aralarındaki yollar Zigana geçidi gibi aman vermiyor...
Elbette bir de Sayın İmamoğlu'nun böylesi bir felaket sırasında süslenip püslenip İngiliz Büyükelçi /konsolos ile balık yemeğe gitmesi meselesi var...
Efendim bir saat sonra iş başı yapmış...
Yolda kalan, soğuktan donan adam öyle düşünmez...
Bu İmamoğlu'nun kırdığı ilk put değil: malum başkan seçildiği yıllarda İstanbul'u sel götürüyordu sayın başkan Marmaris'e tatile gitmişti..
Erzincan depreminde deprem alanını bırakıp Palandöken'e kayağa gitmişti...
Bu siyaseten tam bir cahillikti..
Yaniii...
Neyse İstanbul cehennemi demiştik...
İstanbul cehenneminde donmakta var...
Böyle siyasete böyle cehennem.....