Cengiz Han, Moğolistan
Cengiz Han, sekiz asır önce yaşamış ve dünyayı titretmiş bir Moğol imparatoru. Bugünün Moğolları ise O’nun mirasının ve düşüncelerinin takipçisi olarak, Cengiz Han felsefesini yaşatma azmindeler.
Moğolistan uçsuz bucaksız bir ülke. Türkiye’nin yaklaşık 2 misli büyüklüğünde olan ve nüfusu 3 milyona yaklaşan bu ülkede kırk milyon baş hayvan değimi gerekirse başıboş yaşıyor.
Moğol düşüncesine göre bizler onların Avrupa’daki akrabalarıyız. % 50’sini ateistlerin oluşturduğu, %47-48’lere varan bir oranın ise Budist felsefeye inandığı bu coğrafyada Müslüman ve Hristiyanlar %3 civarında bir çoğunluk oluşturuyor.
Değerli arkadaşım Engin Köklüçınar’la birlikte Moğolistan’a yaptığımız ziyarette dikkatimizi çeken en güçlü unsur Moğolların bizi kendilerinden kabul etmeleri ve kendilerinin de Türk olduklarını söylemlerinde vurgulamalarıydı.
Moğolların ısrarla üzerinde durdukları bu konuda oluşturdukları (Kül-Tigin) Gültekin Derneği bunun en güzel örneğidir. Gültekin Derneği’nde Türklükle ilgili akademik araştırmalar sürdürülüyor. Derneğin ekonomik yaşamını sürdürebilmesi için Merkez Bankası Guvernörü başkan yapılmış. Ama onun sembolik başkanlığının dışında tüm mensuplar akademisyenlerden oluşuyor.
Buralardan Özbekistan’a, Kazakistan’a, Kafkaslara, Balkanlara, Anadolu’ya gidildiğini hatta çağlar önce Amerika kıtasına geçtiklerini ve Kızılderililerin kendilerinin soyundan geldiklerini her fırsatta dile getirdiler. Türklüklerinin bir gereği olarak Ulan-Batur’daki Atatürk büstünü soylarının bir büyük önderi olarak dikmiş olduklarını da bir kadirbilirlilik olarak zikretmek isterim.
Bu coğrafyanın insanları toprağa, ateşe ve suya inanılmaz saygılılar. Bu üç unsur bir noktada inançlarının, felsefelerinin ana kaynağını oluşturuyor diyebiliriz.
Ev yapmak için izne gerek yok. Alanlar alabildiğine büyük, alabildiğine boş. Zaten şehirler dışında onlar da büyük çadır evleri tercih ediyorlar. Başkent Ulan-Batur’daki şehir hayatının yerini, şehir dışında çadır ve otağların alması bunun en güzel örneğini teşkil ediyor.
Moğolistan’da önemli bir değer ölçüsü de demokratik hayat! 1992 yılında Sovyet rejiminin dağılması üzerine çok partili sisteme geçen Moğolistan’da gerçekleşen beş ayrı seçimde de iktidar kaybetmiş yerine muhalefet gelmiş. Çıt çıkmadan iktidar el değiştirmiş. Dördüncü cumhurbaşkanları görev başında. Üç eski cumhurbaşkanı ise, eski cumhurbaşkanı statüsünde, protokoldeki yerleri, evleri ve makam arabalarıyla yaşamlarını sürdürmekteler. Bu bölge coğrafyasında görmeye alışkın olmadığımız bir siyasi hayat burada bütün katmanlarıyla yaşatılmaktadır.
Atalarımız olduklarına inanan bu müstesna insanlardan öğrendiğimiz bir anekdotla yazımı noktalamak istiyorum. Sert mizaçlı Cengiz Han, beyleriyle bir toplantı yaparken otağlarına eşi girmiş. Kapıdan eşinin içeri girdiğini gören Cengiz Han, makamında ayağa kalkmış. Cengiz han ayağa kalkınca salonda bulunanlar da ayağa kalkmışlar. Bunun üzerine Cengiz Han; “- Ben sizlerin Hanıyım. Ben aranıza geldiğimde sizler bana ayağa kalkıyorsunuz. Bu gelen de benim Han’ım. Dolayısıyla ben de Han’ımın önünde ayağa kalkıyorum.” Eşe ithaf edilen hanım kelimesinin buradan geldiğini de bu seyahatte öğrendik.