RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Çocuk

Çocuk Farsça’dan alınmış, millileştirilmiş, fethedilmiş bir kelime. Cenin değil, bebek değil. Bebeklikten sonraki üç-beş yıl.
Bebeklik dönemi konuşmaya başlandıktan beş altı ay sonra biter. Söyleneni anlıyor ve meramını anlatıyorsa artık çocuktur. Çocukluk kaç yıl sürer derseniz, ilk ergenlik yaşına kadar sürer. Bu kimi sıcak ülkelerde 9, soğuk ülkelerde 12 yaşlarında başlıyor.
Bebek gibi çocuk da korunmaya muhtaç, bebekten farkı itiraz edebilmesi, istemem-isterim diyebilmesi. Bebek ikna edilemez ama çocuk ikna edilir, kandırılır.
Çocuk güçsüzdür, hayatı ve insanları tanımamaktadır. Herkesin ‘iyi’ olduğunu zanneder.
Büyükler de hem güçlü oldukları için, hem çocukların ikna edilirliğini bildikleri için, hem kendi çıkarlarına çocukları kullanmak istemeleri yüzünden yanlış davranışlar yaparlar. Buna çocuk istismarı deniliyor.


Xxxx

Toplumun her kesiminde çocukların, fakirlerin, miskinlerin, zavallıların, aklı başında olmayanların, yetim ve öksüzlerin, çaresizlerin kullanılması, kendi çıkarına alet edilmesi, onlara hor davranılması kötü karşılanır.
Toplumun hiçbir kesiminde bunları olağan karşılayan yoktur. Ama bu sayılanların istismar edilmediği toplum da yoktur. Hatta bu istismarı yapanlar bile, bir kitle içinde konuşurlarken istismarın şerefsizlik olduğunu dillendirirler.
Hayat bir çelişkiler yumağı.
Kötü yola düşmüş kaç insan halinden memnundur dersiniz. Yüzde bir. Hırsız, cani, öyle olmak istemiş midir? Hayır.
Herkese biçilmiş bir kader var. İncir çekirdeğinin kaderi, ekilmesi halinde, incir ağacı olmaktır. Erik çekirdeği de erik ağacı olma liyakatindedir.

Xxxx

Ahlak-ahlaksızlık, dindarlık-dine kayıtsızlık insanlara başka kimlikler kazandırır. Her kimlik insana davranış kalıbı, kendisinden beklenen roller, mesuliyetler, yükümlülükler getirir.
Dindar insana yakışan ve yakışmayan davranışlar var. Beklentiler ve istenmeyenler var. Ahlaki kişilik sergileyen kimselerin hep o kimlikte olmaları beklenir. Mesleklerde kimlik ve kişilik sebebidir. O meslek erbabı kişiden beklenenler de belli kalıplar içine sıkıştırılmıştır. Doktor ile avukat mesleki kimlikleriyle benzer davranışlar göstermezler. Kasapla berber de. İkisi de keser ama birisi insanların yemesi için meşru hayvanları, birisi kıl ve tüyleri.

Xxxx

Bebek, çocuk, ergen, genç, yetişkin, olgun orta yaşlı, yaşlı, ihtiyar, şişman, güçlü, uzun, kısa, zayıf, cılız, güçsüz, zavallı, öğrenci, çırak, kalfa, usta, müdür yardımcısı, amir, müdür, genel müdür. Asker, polis, zabıta. Her çeşit sıfatlarla anlatılan her insanın davranış şekli belli kalıplar içinde sıkıştırılmıştır. Bu kalıplara uygun davranmak ahlaki, uygunsuz davranmak gayrı ahlakidir.
Fakat insan hangi hayat sahnesinde olursa olsun, kendine biçilmiş rol ne olursa olsun, eğitimi, öğretimi, bilgisi, tecrübesi ne olursa olsun, beşeri zaaflarıyla birlikte yaşamak durumundadır.
İnsan zihninde derin izler bırakan birikimler asla eğitimle, siyasi idareyle, devrimle kolay kolay yok edilemez, zihinlerden izi silinemez. Gün gelir bir yerden patlak verir.

xxxx

Hayatını toplayıcılıkla kazanan bir toplumun, çok güzel kabul edilen bir kızı varmış. Güzel herkese göre farklı ama, genel kabul şudur. Beyaz tenli, yeşil gözlü, esastan sarı saçlı, boylu-poslu, endamı yerinde, ağzı, burnu, dudakları meydanda bir kız.
Hakanın oğlu ava çıkmış atının sırtında. Avlanmış dönüyormuş otağına. Allah ne nasip ettiyse heybesinde vurdukları. Şehre girerken bir kız dikilmiş atının önüne, elini açmış bekliyor. Şehzade, temiz havada dinlenmiş, avlanmış, yorulmuş, vurmanın, kazanmanın zevkini yaşamış. Kıza baka kalmış.

Xxxx

Şehzade bu, vurulmuş kıza. Evlenmişler. Otağda kızın bir dediği iki edilmiyor. Birgün evde yalnızmış kız. Her pencerenin önüne bazı yiyecekler koymuş az, az. Sonra da her pencerenin önüne gelip bir şeyler söylüyor ve o yiyecekleri alıyormuş. Böylece zihnindeki toplayıcı kızı tatmin ediyormuş…

<