RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Çok özel sırlar

Bu yazının başlığı ‘Öylesine…’ olabilirdi. O zaman daha az dikkat çekerdi. Sır, esrar, giz deyince insanların ses alıcıları hazır duruma geçiyor. Bir gazetecilik numarası çektim sizlere kusura bakmayın. Merakınızı gıdıklamak için yazının başlığı çok özel sırlar oldu. İsimde giz, katil, maktul, namuslu, fahişe, soylu bir hanım ve tecavüz olmalı fıkrasını hatırlayınız.
Yada kısaca anlatalım.
Adamın biri benim gibi bir kitap yazmış. Yayınevine götürmüş. Yayıncı kitap tasarısını alıp evirip-çevirmiş, adını beğenmemiş. Yazara akıl vermiş. Efendim kitabınızın satılması için isim koyarken dikkat etmeniz gereken özellikleri sıralayayım size. İsimde sır, katil, soylu bir kadın ve tecavüz olmalı deyince adam ondan kolay ne var demiş ve kitabın adını değiştirmiş. Gece tecavüze uğrayan Kıraliçe öldürüldü.
Burayı geçelim. Şimdi gerçekten sıkı durun zira size üç olay anlatacağım. Birini ben yaşadım. Birini en değerli irfan kaynağım Abdullah Işıklar yaşamış, birini de ‘öylesine demiştim’ diyen orta yaşlı bir kadın.

Xxxx


Hayatta şuurla, şuur dışı hareketler yapar, sözler sarfederiz. Kendi irademiz dışında küll iradenin sevki de görülür sıkça. Herkes bunun  farkına varmaz. Sonra işler olup-bittikten, yaşananlar yaşandıktan sonra hatırlanır. Ağızdan gayrı ihtiyari, bilinçsizce ve hayretle ‘Vay anasını be’ sözleri dökülür.

Xxxx


Abdullah Işıklar ağabey anlatmıştı. Malatya’da, Arapgir’de kasaba, köyde daha okula başlamamıştım. Kağıttan dört parmağa geçirilerek parmakları değişik şekillerde açıp her parmakta yazılı kelimeler veya resimlerle eğleniyordum. Odanın kalın duvarına gömme pencerede, Özbek Türkleri ve Gaziantep’te ona tağa deniyor. Ayaklarımı da demir parmaklıklardan aşağıya sarkıtmıştım. Demek ki okumayı biliyordum. Dört parmağın her birine Elma, Ayva, Armut ve Arnavut yazılmıştı. Tuhaf bir şey. Parmaklarımı nasıl oynatırsam oynatayım, her açılışta Arnavut çıkıyordu.
Çok da kızıyordum neden başka bir kelime gelmiyor diye. Çocukluk işte. Ne bileyim kaderin bana biçtiği yol olduğunu diye o günlerdeki çocuksu öfkesi bakışlarını buğulandırıyordu.

Xxxx

İkinci olayı ben yaşadım. Gaziosmanpaşa’da Pilevne Lisesi’nde genç öğretmenim. Üç erkeğe karşılık 8 genç hanım etrafımızda pervane. Ama biz birine karar verip evlenemiyoruz. Okulda gün görmüş tecrübeli ağabeyler bize nasihat ediyorlar. Bu fırsatı kaçırmayın. Evlenin diyorlar. Tavsiyeleri sonuç vermeyince de kızıyorlar. Bir Müdür Muavini kendisi de Karadeniz’liydi.
Sen evlenemezsin tarzında sözler edince canım sıkıldı.
Sen göreceksin, hem de Karadenizli bir kızla evleneceğim deyiverdim. Bunu söylerken etrafımızda hiç Karadenizli hanım da yoktu. Böyle bir işaret, böyle bir çevrem de yoktu. Demiştim işte. Hani öylesine…

Öylesine dememişim. Aradan 7 yıl geçti, 7 yılda ihtilaller oldu. İktidarlar düşük ve mahküum olurken yeni güç sahipleri Türkiye’yi kapalı toplum olmaktan çıkarıp dünya ile uyumlu kıldılar. Ben 6 Ocak 1986 tarihinde Karadenizli bir memur hanımla evleniyordum. O zaman da dikkatimi çekmedi. Abdullah ağabey kendi hatırasını anlatınca ben de bu yaşamışlığımı hatırladım. Siz siz olun ‘öylesine’ söyledim demeyin. Kaderin de bir sevki var.

Xxxx

Bir hanım 50-60 aralığında. Evli değil. Adamın biri ona uzun süre direndikten sonra, ‘evliyim, dindarım, ahlaklıyım’ ama seviyorum konumundaki adam ona aşkını ilan ediyor. Kadın  herkese çok sıcak davranan biri, uzaktan bakıldığında kimin yanındaysa onun sevgilisi gibi  görüntü veren biri.
Kadın, aşkını ilan eden adama, ‘Hayır, böyle bir şeyi nasıl düşünürsünüz, siz evlisiniz, bu nasıl dindarlık’ demiyor. ‘İkinci eş olmam, başkası varsa o da olmaz’ diyor. Hem zaten ben  belki de 71 yaşında evleneceğim’ diyor.
Adam gayet mahzun, ‘Kim bilir, kader bizi hangi istasyonlarda ağırlayacak bilemeyiz. Belki de 71 yaşında da yine benimle evlenirsin’ diyor.

Size çok tuhaf bir şey söyleyeyim mi?
Aradan yıllar geçiyor, ikisinin de evlenmesine engel olan haller birer birer ortadan kalkıyor ve o iki insan hem de kadının dediği yaşta 71 yaşına evlendiler.

O yüzden dostlarım öylesine demiştim diye bir şey yok. Ağzınızdan çıkanı takip etmek gerekiyor.

<