ÇÖPÜ TOPLATANLAR UTANSIN
Dünkü basında Aspava Spor Kulübü sporcularının Vuni Antik Kent yöresindeki çöp toplama resim ve haberi vardı. Yeşille mavinin öpüştüğü o beldede çöplerin çevreye duyarlı insanlar tarafından toplanması gerçekten hem düşündürücü hem de takdir edicidir.
O fotoğraf karesine bakıyorum... O karede sporcuların önüne yığılmış tamı tamına 50 tane çöp torbası vardı. Bu çöpleri beş saat içinde toplayıp, basına öyle poz vermişler.
Esasında Aspava Spor Kulübü sporcularının çöp toplama ve insanlara örnek olma çalışmaları, her yıl düzenli yapılan bir iş. Kulübün “sosyal sorumnluluk projesi” kapsamında yapılan çevreyi temiz tutma ve çöp toplama hareketi, gerçekten çevreye duyarlı olmayan insanlara örnek olsun diyorum.
Nitekim temizlik sonrasında kulüp başkanı Mustafa Korkut şöyle bir mesaj vermiş insanlara:
“Tüm vatandaşlarımızı çevremize karşı daha duyarlı olmaya ve çevremizi evimiz gibi temiz tutmaya davet ediyoruz.”
Bu mesajı alanlar alabildi mi? Bence bir süre sonra o temizlenen yöreler yine pislik ve çöp içinde olacak. Niçin? Vatandaşların duyarsız olduğu ve çevre bilinci gelişmediği için.
Bu sporcularımızı takdir duygularımı ifade ederken, bir süre sonra yine kirlilikle karşılaşacakları düşüncesinden hareketle, çevreyi kirletenleri de deşifre etmelerini beklerim.
Şimdi ne kadar geniş bir iletişim olanağı var hayatımızda. Facebooklar bu işin en alasıdır diye düşünüyorum. Bundan böyle evinin önünü, çevresini ve sokakları kirleten insanların resimlerini çekip isimleri ile herkese duyursunlar. Bu duyurular herhalde çöp toplamaktan daha etkili olacak.
Bu sporcularımızın çevre duyarlılığı için ifade edebileceğim en etkili ifade şu olur herhalde:
“Çöpleri toplayanlar değil, toplatanlar utansın!”
Çöpleri toplayanlar kendi duyarlılıklarını ortaya koyarak sokaklardan ve çevreden çöp toplamaya utanmadılar ama çöpleri atanlar utandılar. Yani çöpleri atanlar utanmıyorlar ve de çöplerin toplanmasına yardımcı olan insanlar onurları ile çöpleri torbalara doldurup herkesin gözünün içine soktular.
Zaman zaman okul öğrencilerinin de bu işi sık sık yaptığını anımsıyorum. Özellikle Alagaci sahil şeridinde veya Boğaz piknik alanlarında. Halkımız maalesef oralarda piknik yapıp, bütün pisliklerini arkalarında bırakırlar. Sonra da bu memlekete turist gelmesini bekleriz.
Sık sık öğünüyoruz... KKTC’de şu kadar üniversite vardır, her yıl şu kadar öğrenci mezun ediyoruz, şu kadar otelimiz, turistik tesislerimiz vardır deriz de, çevreyi neden düşünmeyiz hala anlamış değilim.
Halbuki ülkemiz o kadar doğal bir güzellik ve havaya sahiptir ki, çevre kirliliğimiz bütün bu güzellikleri alıp götürüyor.
Bir zamanlar turizm bakanlığına bir öneride bulunmuştum... Bütün bölgelerin temizliğini sağlamak ve çevre düzenini gerçekleştirmek için, bütün yerleşim bölgelerini dilimlere bölelim, yöresel Çevre Komiteleri kuralım ve gönüllü çevreciliği geliştirerek, tertemiz bir ülke yaratalım. Ama ne gezer? Herşey orada kaldı. Herhalde o raporum hala dosyalarda duruyor.
Trafiğin göbeğinde adam sandüviçini yer, pis kağıtlarını da sokağın ortasına fırlatır. Veya pet şişeler havada uçuşur araç penceresinden.
Apartmanların giriş çıkış yerleri, boya isteyen apartmanların dış duvarları adeta pislikten isyan eder durumda. Özellikle bizde gerçek anlamda aparatmancılığın gelişmediğini görmek insanı üzüyor. O kadar yap-satçı bir sürü modern ve şahane apartmanlar yaparak insanları ev sahibi yaparken, o yeni apartmanların çok gitmeden, nerdeyse beş sene sonra bakımsızlıktan rezil bir apartman haline geldiğini görmek mümkün.
Özellikle yaz mevsiminin geldiği bu dönemlerde bütün belediyelerin sinek ve haşerelere karşı daha duyarlı ve daha hassa olmaları gerektiğini düşünüyorum. Bazı belediyelerin ekipleri şimdilerde septik ve kuyu ağızlarını ilaçlıyorlar ama hala sivrisineklerle tatarcıklar bizi yeyip bitiriyor.
Çevre kirliliği üzerine söyleyecek o kadar çok şey vardır ki... Yine de çevreye duyarlısı sporcuları yürekten kutluyorum.