NURAY ÇAĞLAR

NURAY ÇAĞLAR

CORONA VE DEMOKRASİNİN İFLASI…(2)

 Hatırlayın 6 Ocak’ta ABD’de yaklaşık 1.5 milyon kişi kongre binasını işgal etti…

İşgali Trump’un tetiklediği öne sürülüyordu, oysa eylemcilerin ağzından Trump’a övgü sözleri hiç çıkmadı…

Aslında; egemen güçler yıllardır suskun olan yığınları aşırı tepkisi üzerine dolar şımarığı Trump’ı günah keçisi ilan ediverdiler..

Hareket bastırılmış bir ihtilal girişimi olarak nitelendirildi.

 Bu hareketin sosyolojisi kongre üyelerini korkuttuğu için böylesi bir ucuzculuğa kaçmışlardı .

Oysa sesiz yığınlar oyunun farkında;

O günlerde ABD’de iki güzel anekdot acı acı bir gerçeği yüzümüze vuruyordu:

 İlk şöyle;

 “Bu hareket bir ihtilal sayılamaz. İhtilal olabilmesi  için o ülkede bir ABD büyükelçiliği olması lazım. Washgton’da ise ABD Büyükelçiliği yok”

Bu fıkra gibi söylev dünya ihtilaller tarihine ışık tutacak nitelikte…

İkinci söylevde oldukça manidar:

Dünyaya demokrasi ihraç ede ede bize bir şey kalmamış…

xxxx

 6 Ocak aslında dünya demokrasi tarihinin son noktası…

Oy kullanmalarına rağmen yeterince temsil edilmediklerini söyleyen yığınları elbette bir şekilde kontrol etmek gerek…

Bu kontrol mekanizması hangi koşullarda ve hangi şekillerde ve hangi siyasal yapı içinde oluşacağı henüz belirsiz.

Belirsiz de; biraz despotik olacağını kestirmekte pek güç değil…

Ne diyor zarafet uzamanı hatırlayalım;

"Herkesin kurallara uyması hassasiyeti önem taşıyacak. Karar verici konumundakilerin rol model kimlikleri daha çok dikkat çekecek. Astlarına onlardan bekledikleri hassasiyet konusunda kendi gösterdikleri dikkat ve anlayışla örnek olacaklar. Pandemi, bizleri tüketim insanı olmaktan çıkarıp üretim insanı olmaya doğru giden bir bilince yaklaştırdı. Giyimde, eşyada, yemekte, alışverişte ve daha birçok şeyde 'Az olan, çoktur' felsefesi hayatımıza yerleşti ve yerleşmeye devam edecek."

 Bize bu  yaklaşım 2. Dünya savaşı sonrası Fransız general ve devlet başkanı Charles de Gaulle’ün bir sözünü hatırlıyor…

Bir krizin tek reçetesini

İşte o söz: Bir lokma, bir hırka..

Bu cümle Fransa’da 5. Cumhuriyetin temel taşı olmuştu…

6 Ocak bir yeni sistemin miladı olabilir mi?

Henüz bu konuda elimizde yeterli veri yok.…

Zaten henüz kimsede tartışmıyor..

Ama yeni sitemin çok ta demokratik ve özgürlükçü olmayacağı kesin…

Dünyaya siyaset ve demokrasi ihraç edenler bu kararı verecek…

Bizde “peki abi” demek düşecek…

İşte size bir başka pencereden korona yaklaşımı…

Yeni siyasal ve sosyal düzen için üniversitelerin sözde bilim insanlarının bir şey söyleyememesi de ayrı bir sorun…

Ancak görünen o ki; pandemi ile birlikte sesiz kalabalıklar yüksek sesle konuşmaya başladı…

Adına “demokrasi” dediğimiz “anti demokratik” yapıya  sert itirazlar yükselmeye başladı.

 Demokrasiyi bir nevi çoğulcu diktatörlük olarak niteleyen Fransız düşünür Jean-Jacques Rousseau Toplum Sözleşmesi ve Emile adlı kitabında yıllar önce şu sözleri söylüyordu;                                                                      

İnsan ne kadar az bilirse o kadar çok bildiğini sanır.  

Görünüşte özgür olmak kadar insanı esir yapan hiçbir şey yoktur.  

İnsan düşünmek, inanmak ve sevmek için dünyaya gelmiştir.  

 Politika ve ahlakı farklı ele alanlar, her ikisini de asla anlayamazlar.  

Gerçek demokrasi hiçbir zaman var olmamıştır ve olmayacaktır da.

Bir kimse devlet işleri neme gerek dedi mi, devleti yok olmuş bilmeli.

Acıyı bilmeyen insan, ne insanlığa acımayı ne de acımanın tadını bilir.  

(Bitti)

<