COVİT 19 - 3

Bir Covit 19 virüsü tüm dünyayı neredeyse dize getirdi hem de cüssesine bakmadan. Mikroskopla bile zar zor görülen bu virüs çocuklar hariç herkesi dize getirdi diye biliriz.

   Evet küçücük bir virüs sadece mikroskopla görülebiliyor ama dünyada ki etkisine baktığımızda tüm insanlığa bir ders verircesine kaosa neden oluyor. Tüm dünyayı neredeyse dize getirdi, herkesi evine soktu, tüm eğlence merkezlerine, barlara, lokantalara, turizme kilit vurdurdu, tüm dünya insanına hop dur dedi. Bir çılgınlıktır, vurdum duymazlıktır, aldınız başınızı gidiyorsunuz dedi, Orta Asya ve Afrika da yaşanan acımasızlığa ses çıkartmıyordunuz çocuklar ağlıyordu sizler görmezden geliyordunuz, kibriniz sizi bambaşka insan yapmıştı, görmezden geliyordunuz dedi. 

Gerçekten de öyle değil miydi? Koca dünyada Çin de yaşayan Uygur Türklerine zulümler yapılmıyor muydu ya da Afrika’da açlıktan insanlar ölmüyor muydu?  Sınırımızda cereyan eden savaşta binlerce masum insan ölmedi mi? Bir kana susamışlık alıp başını gitmiyor muydu? Buna bu insan kıyımına kimin sesi çıkıyordu Türkiye’den başka? 

Ben cevap vereyim kimsenin sesi çıkmıyordu herkes bana dokunmayan yılan bin yaşasın derdinde bütün olanlara kulaklarını tıkamış neredeyse üç maymunu oynuyordu. Kimse kimsenin derdine ortak olmuyordu çünkü herkes kendi gailesinin peşine düşmüştü. Neydi bu gaile? Yaşamak ve daha iyi bir yaşam sürmek için daha çok çalışıp daha çok para kazanmaktı.

İnsanlar bu gaile için çevrelerinden, ailelerinden, arkadaşlarından oluyorlardı daha çok çalışıp daha çok kazanacaklar ve emekliliklerinde rahat yaşayacaklar ya da kendilerini yalnızlığa hapsedip kendileri için yaşayacaklardı. Her ikisini de yaptılar hem yalnızlaştılar hem de çok çalıştılar, aile mefhumunu kaybettiler, aile sadece arada sırada arayacakları hâl hatır soracakları bir görev gibiydi çoğu insan için. Bizim ülkemizde de aynı durum vardı çok çalışıyoruz diyerek bayramlar dahil gençler büyüklerini görmek yerine onlara bir telefon açarak ya da kısa bir mesaj yazarak gönül aldıklarını sanıyorlar ve beş yıldızlı tatil köylerine gidiyorlardı. Kimsenin kimseye tahammülü kalmamıştı, trafikte yol verdin vermedin kavgası, kadınlara çocuklara istismar, herkes sanki bam teline basılmış gibi sinirli, burnundan kıl aldırmıyordu. 

Şimdi ne oldu o küçücük virüs hepimizi ıslah etti, evlerimize kapattı ve bizlere boyundan büyük dersler veriyor. Diyor ki: Çok biliyordunuz hadi benim üstemden gelin bakalım. Eskisi gibi aile olmayı öğrenin yaşadıklarınızdan kendinize pay çıkartın, aslında hayat ne kadar da kısa öyle değil mi? Kendinize değer verin, kendinize saygılı olun ki başkasına da saygı gösterebilin, ev hayatının tadını çıkartın. Son dönemlerde ailenizden kopmuştunuz kendinizi eğlenceye ve türlü türlü günahlara vermiştiniz hadi bakalım silkinin, kendinize gelin çoluğunuza çocuğunuza iyi örnek olun, onlarla vakit geçirin. Çocuklarınızı camiye kuran kurslarına değil okula gönderin olabilenler bilim adamı olsunlar.

Onların yolunu açın, bakın bir tane şıh, şeyh, hacı, hoca var mı etrafınızda şu duayı okuyunca bu illet geçecek diyen, muska yazan, suya üfüren yok bulamazsınız da neden biliyor musunuz, onların üfürükleri’de nefesleri ’de bu virüse yetmez zaten, hiçbir zaman yetmedi de zavallı masum Kuran-ı Kerimi açıp Türkçe mealinden okuma zahmeti göstermeyen kulaktan dolma bilgilerle yetinen halkı kandırabiliyorlar.

Artık Türkiye’de cami yerine okullar yapılmalı her köye bir okul, köy enstitüleri yeniden açılmalı bilime fenne değer verilmeli, geleceği gören bilim insanları yetiştirilmeli, kuran okunan çiçeğin nasıl açıldığına değil bu tür virüslere karşı nasıl önlem alınmalı gibi bilim hevesinde olan çocuklarımıza TÜBİTAK ödülleri verilmeli.

Artık Türkiye, hiçbir şeyi ithal etmemeli A dan Z ye her şeyini kendi üretmeli dışarıya bağımlı olmamalı. Hatta Atatürk’ün emri ile 1928 de o dönemin ilk sağlık bakanı Dr. Refik Saydam beyefendi tarafından açılan ve halk sağlığının korunması için birçok aşı ve serumu hayata geçiren ve hangi akla hizmet amaçlı 2 Kasım 2011 yılında kapatılan Dr. Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü yeniden açılmalı ve bilim adamlarımızın burada gelecek yeni bu tür tehlikeler için aşılar serumlar ilaçlar üretmelerine yardım edilmeli ve bu bir devlet politikası olmalıdır.

<