ZAFER BENGİ

ZAFER BENGİ

"Çöz de al, Mustafa Ali..."

Siyasi partiler, eski ya da yeni yöneticilerinin dik duruşu ile değer kazanır...

Mazisiyle yaşarlar...

Elbette çürük yumurtalar bu sepette yer alabilir...

Onları temizlemek de, o partinin yönetim kademesinin işidir...

Örtbas etmeden, hatta yargılamanın önünü açarak partilerini temize çıkarabilirler...

Kakofoni yaşanıyorsa, o siyasi partinin ömrünü tamamladığı değerlendirilir...

Siyasi hayatımızda yer alan onlarca partiden ayakta kalan parti sayısı iyi kötü bir elin parmaklarını geçmez...

Zaten siyasi partiler içten yıkılır...

Muhalefet ya da iktidarlar, siyasi partilerin ömürlerinde pek etkili olamaz...

Dünya siyasi konjonktüründeki gelişmeler de, bunun bariz göstergesidir.

Yıkılmaya, yok olmaya doğru hızla giden bir partiyi yeniden ayağa kaldırmak çok zordur, hatta imkansızdır... En büyük örneği de Anavatan Partisi’dir!

***

Son günlerde siyasi hayatımızın 20 yıllık kilometre taşı olan parti, eski kurmay ekibinin ne dediği belli olmayan açıklamalarıyla, savruluyor...

Birbirini tutmayan açıklamalar, değerlendirmeler, partiyi de önemli ölçüde halk nezdinde etkiliyor...

Hele hele siyasi atmosferin toz duman olduğu bugünlerde, yaşanacak en ufak bir negatiflik, partiyi de büyük ölçüde etkiliyor...

17-25 yeniden ısıtılıp ısıtıp gündeme taşınmaya çalışılıyor...

Dönemin sabık bakanlarından Erdoğan Bayraktar, 17-25 sürecinde önce, “Her şeyi Erdoğan’ın talebiyle yaptım. İstifa etmesi gereken kendisidir” diyor ve bir gün geçmeden canlı yayında sarf ettiği bu sözlerinden çark ediyor...

Şimdilerin ünlü müteahhitlerinden olan Bayraktar, geçtiğimiz günlerde 17-25’le ilgili sözleri dikkat çekti...

17-25’de her şeyin doğru olduğunu ifade eden Bayraktar, aradan 2 gün geçince, “Tapeleri ve teknik takip tutanaklarını tarafsız gözle okuyan herkes, dosyanın ne kadar boş olduğunu ve ne kadar zalimce hazırlandığını anlayacaktır. Bu dosyalar üzerinden sanki içi doluymuş gibi siyaset yapanlar da, hazırlayanlar kadar zalimlik yapmaktadırlar” dedi...

Bu ne perhiz, ne lahana turşusu...

Acaba, Bayraktar zihin bulanıklığı mı yaşıyor?

Önce söylüyor, sonra sonu kötü olacak diye çark mı ediyor?

Eğer günah çıkarmak istiyorsa, herşeyi göze alarak neden ısrarcı olmuyor?

Ortalığı karıştırmak mı arzusu?

Bir bilen varsa lütfen yazsın...

Ne de olsa hemşerim...

***

Rahmetli Özay Gönlüm’ü meşhur eden bir şarkısı vardı:

Çöz de al, Mustafa Ali...” diye...

Çok manalıdır bu türkü...

Acaba, bugünler için mi yazılmış?

Nereden çıktı demeyin!

AKP kurucusu ve eski milletvekili Kemal Albayrak, nedendir bilinmez muhalif kanal kanal dolaşıp, “AKP’nin yüzde 90’ı itirafçı olacak” diyor...

Ve bunu vicdan muhasebesine bağlıyor...

Albayrak demecinin son bölümünde, “İleride göreceğiz, bu partide görev alanların ve o yönetimde görev alanların yüzde 80'i hatta yüzde 90'ı ileride itirafçı olacak. Çünkü itirafçılık başladı. AK Parti güçle ayakta duruyordu” diyor...

Bu sözler, rahmetli Özay Gönlüm’ün yıllar önce söylediği türküyü hatırlatıyor bana...

Biliyorsunuz emimim!

Batan gemileri önce fareler terk eder...

Geri kalan sağlar bizimdir!

Tabii geri kalırsa...

<