RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Dağlarca'nın dil anlayışı

20 Ekim 20018 tarihinde binlerce seveni tarafından toprağa verilen ünlü şair Fazıl Hüsnü Dağlarca dil ve dil kurumu üzerine görüşlerini ifade etmiş. Muhabir Özgür Çakır’ın özetlediği görüşleri şöyle:

Her şeyin esası dildir. Önümde Türkçe adında bir ırmak akıyor. İlk başlarda, o nehirde taştan taşa atlayarak yürüyordum. Son şiir kitabımda kökeni Türkçe olmayan kelime sayısını tespit ediyordum. Yüzde üç civarında yabancı kökenli kelime kullanmışım. Yazmak ve konuşmak arasında çok büyük bir uçurum var. 1980 sonrası gençlerin konuşmalarına bakıyorum. Onlara 10 kelime yetiyor. Bu miskinlikle bir yere varılamaz. Cumhuriyetten bu yana biz, bir kültür diline ulaşmış değiliz. Sırt deyince sadeve dağın sırtını anlıyorlar. Görecek göz lazım. İstenirse yabancı kökenli kelimeye ihtiyaç duyulmadan yazılabilir.

Onun sanat anlayışını şu cümlesi özetler:

Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir.

 

 

Türkçeye bakışını ise "Türkçem, benim ses bayrağım" diyerek Türkçe Katında Yaşamak adlı şiirinde sergilemiştir.

 

Xxxx

 

Fazıl Hüsnü Dağlarca Türk Dil Kurumu ile ilgili olarak da şunları söylemiş özetle:

Dil bilmeyen adam hiçbir şey yapamaz. Türk Dil Kurumu benim gibi solucanları ortaya çıkardı.

Türk Dil Kurumu Yönetim Kurulu üyesiydi. Dil Devrimine ilişkin düşüncelerini Türk Dil Kurumu Koçaklaması'nda şöyle dile getirmiştir:

"Türk Dil Kurumunu kurarken Mustafa Kemal’in tek mutsuzluğu vardı.
Türkçeyi sevdiğini daha Türkçe söyleyememek
Kimilerinin şimdi tek mutluluğu var.
Türkçeyi sevdiklerini daha Osmanlıca söylemek...

"Yazmak yetmez, anlaşılır yazmak gerek. Ahmet Haşim’i çok severim. Anlaşılır yazardı ama bakış açımı değiştirdi. İki gözüme üçüncü gözü ekledi. Dünya edebiyatını o gözümle başka türlü algıladım.

 

 

Xxxx

 

Fazıl Hüsnü Dağlarca 20 Ekim 2008 İstanbul’da öldü.

26 Ağustos 1914 tarihinde İstanbul'da doğmuştur. Süvari yarbayı Hasan Hüsnü Bey'in oğludur. İlköğrenimini Konya, Kayseri, Adana ve Kozan'da, ortaöğrenimini Tarsus ve Adana ortaokulundan sonra girdiği Kuleli Askeri Lisesi'nde 1933 yılında tamamladı. Aile, Ataç, Çağrı, Devrim, İnkılapçı Gençlik, Kültür Haftası, Türkçe, Türk Dili, Türk Yurdu, Varlık, Vatan, Yeditepe, Yücel, Yenilik, Yön, gibi dergi ve gazetelerde şiirlerini yayımladı. 1935'te piyade subayı göreviyle Doğu ve Orta Anadolu'nun, Trakya'nın pek çok yerini dolaştı. Ordudaki hizmeti on beş yılı doldurunca, ön yüzbaşı rütbesiyle askerlikten 1950'de ayrıldı. 1952-1960 yılları arasında Çalışma Bakanlığı'nda iş müfettişi olarak İstanbul'da çalıştı. Buradan ayrıldıktan sonra İstanbul Aksaray'da "Kitap" kitabevini açtı ve yayıncılığa başladı. Ocak 1960-Temmuz 1964 yılları arasında dört yıl Türkçe isimli aylık dergiyi çıkardı. İlk yazısı 1927'de Yeni Adana gazetesinde yayınlanan bir hikâyedir, İstanbul dergisinde 1933'te çıkan "Yavaşlayan Ömür" adlı şiiriyle adını duyurmaya başladı. Varlık, Kültür Haftası, Yücel, Aile, İnkılâpçı Gençlik, Yeditepe ve Türk Dili dergilerinde şiirleri çıktı. Bugüne kadar kendisine birçok ödül verilen şair 1967'de ABD'deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından "En iyi Türk Şairi" seçilmişti. 

 

Xxxx

 

FazılHüsnü Dağlarca’nın Ablası  Tiraje Yüregir’in oğlu Yalçın Yüregir,  kız kardeşi Müfide Çankaya’nın kızı  İzi Müftüoğlu’nunda hazır bulunduğu cenaze namazı Kadıköy Söğütlüçeşme Camiinde öğle namazını müteakip kılındı ve cenaze Karacaahmet Mezarlığında toprağa defnedildi.

<