“DALLAS ENTRİKALARI” DİZİLERİMİZE YERLEŞMİŞTİ..
Ülkemiz, “entrika” anaforuna “Dallas” dizisinden sonra kapıldı, diyebilirsiniz. Ağzınızı büzmezseniz onayladığınız anlamına gelir. Zira, daha önceleri entrika konusunda sayılı olaylarla sınırlı bir ülkeydik..
Beyin, geçmişte öğrendiklerini geleceğe hazırlar. Aklınız, geri döngüsüne girince, birbirlerinden kopuk bilgi parçaları, birden düşüncelerinizi kaplar. Gözleriniz geçmişi taşır. Hatırlandığında halkın dilinde sıklıkla dolaşan “Sülün Osman” ve “Fil Hamdi”, dolandırıcılık san’atının zirve isimleri olarak anlatılır. Bunların bütün marifetleri saf insanları aldatma hilelerine dayanır. Eylemleri suç olmasına rağmen, vatandaşın bilincinde “güldürme” izleri bırakmışlardır.
Dallas dizisi ne zamanki toplumumuza girdi, her türlü madrabazlıklar, şeytani hileler, halkımızın beynine sinsice işlendi. Ayağı yere değen bir insan, sorunlarını “entrika” ile çözmeyi denedi. Arabanın ön tekeri nereye giderse arka tekeri de oraya gider” gerçeğini aratmayan, toplumsal bir “sorgu” noktasındayız.. İş dünyasına karışmış aykırı odaklarda “entrika” üzerine kurulmuş aldatmacalara rastlıyoruz. Telefon entrikaları, bankamatik olaylarıyla mağdur bırakılmış vatandaşları duyuyoruz. Çeşitli namlar altında bankalar kurarak “paraları uçuranları” nefret duygularımıza yerleştiriyoruz. Kanun, nizam korkusu taşımadan “Ben herşeyi yaparım” cüretine bürünenler de bu tür olayların tuzu, biberi oluyor.
Dikkatsiz körlüğümüzü test etmekten uzak kaldığımız sürece bu olaylar devam edecektir. Güvenlik güçlerimiz, entrikacı metodlara karşı teknolojik becerilere sahip oldukları için potansiyel suçların önünü almakta gecikmiyorlar. Doğruluktan sapanların sinyali alınıyor devlet gerekeni yapıyor.
Sözün kısası, önden görüntüler böyle. Ancak, arkada siperlenmiş olaylar, imrendirici metotlarla önümüzde seyrederse, devreye taklitçilik girmez mi?
Satış tekniğini reklamlaştıranların fikri, sizleri bir özentiye çekmek içindir. Yaşam tarzı seçimlerinizi etkisi altında kaldığınız olaylara ve insanlara göre yaparsanız yanlış şeylere tutkallanmış olursunuz.
Taklit edin ama, yararlı olanı dikkatle seçin.
Gelelim ülkemizdeki televizyon dizilerine. Hepsi, birbirinden beter.. Entrika sayılacak öykülerle, seyircileri avucunun içine almış şekilde, sosyal kaygıyı körüklüyorlar.
Etik yönden bakıldığında; Dallas dizisi bize bulaştığında, her bölümüyle, her rezaleti topluma özendirici bir boyuta taşımıştı.
Koronavirüs illeti ortaya çıkınca bu tür diziler birden ekranlardan silindi. Herhalde devamı gelmez..
Atalarımız ne güzel söylemiş:
“Üzüm üzüme baka baka kararır..”
Bu derin konuyu bir fıkrayla tatlıya bağlayalım:
“Dramatik konularda ün yapmış bir aktör, aynı tiyatroda komedi oynayan sanatçı arkadaşına şaka yolu takılırken şöyle dedi:
“Seyircileri güldürmenin ne önemi var.. Herkes, her zaman herşeye gülebilir..
Arkadaşı, hazır cevap biriydi:
“Senin yaptığında önemli değil.. Ağlama işini “soğanla”da yapabilirsin. Ama, güldürmeyi sağlayacak bir sebze, bitki var mı?”
HAKLI BİR SÖZ: “Kusurlarınızı hemen söyleyecek arkadaşlar bulun.”