Dayanışma zorunludur
İnsan dediğimiz varlık aslında son derece zayıf bir varlık. Hem mükemmel bir varlık, hem son derece zayıf bir varlık. Tek başına yaşaması mümkün değil. Onun için Yaradan ona bir de eş vermiş. İster erkek olsun-ister kadın tek başına bir hayat sürdüğünde asla mutlu olamaz. Şimdi kimileriniz şöyle diyeceksiniz. Efendim evlenmeden yaşayan yüzlerce insan tanıyoruz,gayet de güzel yaşıyorlar. Yanıldınız. Ben insanların evlenmeden yaşayamayacağını söylemedim. Yalnız, tek başına yaşamasının imkeansızlığından söz ettim. Arkadaş, akraba, hısım, ahbap, dost, tanıdık, meslekdaş, okuldaş, askerdaş bir yığın ortaklıkla insanlar bir arada yaşarlar.
Yani sonuç olarak insan yalnız, tek başına yaşayamaz. Çünki aciz, zayıf bir varlıktır. Ama yaratılış açısından bakıldığında her canlı gibi, her var olan gibi muhteşem bir mucizedir.
Xxxx
Dünyada insanların muhatap olduğu bir çok baskı var. Kendimi sık sık son derece aciz, zayıf, yetersiz ve başarısız bulurum. Başını kumlara gömenlerden de değilim. Tüm baskıları beynimde, ruhumda, gönlümde yaşarım. Bedense olarak baskı görmem. Çünki her tehlikeden hızla kaçarım. Ama ruhumu, gönlümü, beynimi baskılardan, saldırılardan korumakta mahir değilim. Kimi insanlar hayatı hızlı yaşayıp baskılardan kurtulmayı umar, kimileri alkol ve uyuşturucu ile baskılardan kurtulmayı tekrar tekrar dener. Ama her sabah kalktığında alkol ve uyuşturucunun koruyuculuğu olmadığını idrak eder. Alışkanlık haline geldiğinden, çare olmadığını bilerek alkol ve uyuşturucuya devam eder. Bütün bu yollar ve daha başkaları insanın sorunlardan kaçmak için kafasını kumlara gömmesidir.
Xxxx
İnsanlara acıyorum. İnsanları seviyorum diyeceğim ama yalan olacak. Ben sevmeyi bilmem. Kimseyi sevmeden iştiyak duyduğum, tutulduğum, belki de aşık olduğum insanlar olmuştur. Çok saygı duyduğum, kendisi için harika güzellikler yaptığım insanlar da vardır.İnsanların birbirlerine yaptığı tüm kötülüklere rağmen yine de bilinçli-bilinçsiz bir dayanışma içinde oldukları tartışılmaz. Bu dayanışmayı bilinçli şekilde de yapmak insanlık gereğidir.
Xxxx
Felsefe dışında her konu beni sıkıyor. Konuşmamda, susmamda bir anlam yoksa, ne konuşurum, ne de susarım. Acaba ben manaya, anlama aşık mıyım. Hayır. Hayatımın her saniyesinin bana lütfedildiğini, bir hesabının olduğunu idrak edenlerdenim. Bu yüzden değerlendiremediğim, anlam yükleyemediğim dakikalarım için hüzünlenirim. Mutsuz olurum.
Her daim kendimi hesaba çekerim. Ben neden daha asil, daha nazik, daha kibar, daha iyi, daha erdemli olamıyorum diye eseflenirim.
Akrabalarımla çok ilişkili değilim. Çünki onların basit dünyalarının konuşmaları beni sıkıyor. Aslında sadece akrabalarım değil, arkadaşlarımın konuşmaları da bana gazoz ağacı gibi anlamsız geliyor çoğu defa.
Xxxx
Bir çevresi var her insanın. Çevresindeki insanlarla ortak düşünceleri, duyguları, davranış biçimleri vardır. Kırlarda mangal yapmak, kahvehanede keağıt oynamak, meyhanede akşamları demlenmek, camileri dolaşmak, vakit namazlarını camide kılmak, mevlidlere, cenazelere katılmak, mezarlıklarda mezar taşları okumak gibi.
Kimi insanların da ortak duyguları olur, şiir sevmek, edebiyat sevmek, siyaset sevmek, para kazanmak gibi. Ama genellikle düşünce üretmek isteyenlerin sayısı her zaman az olmuştur. Düşünce üreten insanların da her biri içinde bulunduğu çevrede tek başınadır.
Xxxx
Hatırlıyor musun? Bana bir kitap hediye etmiştin. İçinde aşk olan adıyla güzel bir romandı eskilerden kalan. Aradan yıllar geçti. İyi-kötü duygu, düşünce ve yaşantılardan sonra bir kitap daha hediye ettin. İçinde yine aşk vardı ama şans istiyordu ayrıca. Davranışlarımda tutarlılık var mı diye sordun. Cevap vermeye korktum. Seni tamamen kaybetmek istemiyordum. Bir taraftan da senden kurtulmak için çaba veriyordum. Bak ben de en az senin kadar tutarsızım.
Xxxx
Sen irfana aşıksın arkadaşım. Güzel konuşan, farklı görüşler ifade eden birine rastladın mı, aşık oluyorsun. Şıpsevdi dedikleri sensin herhalde. Şöyle bir bakıyorum da geçmişe ben ilk olmadığım gibi son da olamadım.