RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Define

Define gömülü değer demektir. Toprağın altına konulmuş, mali değeri olan şeye define deniliyor. Cenazeyi de defnederiz. Çünki ölen kişi de ailemizin bir ferdi, hısım, akraba, arkadaşımız, sevdiğimiz, dostumuz, tanıdığımız, hürmet ettiğimiz, sevdiğimiz birisidir. Onun mali değeri değil ama manevi değeri vardır. Onu da toprağın sinesine bırakır üstünü kapatırız. Ama onu başkalarının görmesinde bir sakınca bulmayız. Ama mali değeri olan nesneleri toprağın altına gömdüğümüzde, onu daha sonra sadece bizim hatırlayabileceğimiz işaretler koyarız. Çünki onu sin i hacette, ihtiyaç duyulduğunda oradan çıkarıp kullanmaya kararlıyızdır.

Xxxx

Kendisinin gömdüğü mali değeri olan nesnelerin başkaları tarafından bulunmasını istemeyen insan, başkalarının gömdüğü değerleri bulmaya can atar. Hele tarihe mal olmuş, eski devirlerin mezarlarını, lahitlerini, kaya mezarlarını kurcalamaya çok heceslidir. Çünki o devirlerde insanların para varlıklarının da kendileriyle birlikte gömüldüğü tarihlerde anlatıla gelir. Gerçekten de eski devirlerde ölen soylular, zenginler sevdikleri eşyanın, maddi birikiminin mümkün olanlarının kendileriyle birlikte mezara konulmasını istermiş. Bunu bilen aç gözlü, bedavacı, hızlı köşe dönmeci, maceracı insanlar bu mezarları buldular mı leş kargaları gibi üşüşür, fırsat kollar, kimselere görünmeden o mezarın içini ayıklar, malideğeri olan eşyayı ve altın, gümüş gibi madenleri alırlar.

Xxxx

Her milletin ölülere saygısı mutlaka var, ama bu saygıyı gösteriş biçimleri farklıdır. Mezarın kutsal sayıldığı ilahi dinlerin mensupları ölülerini gömerler. Beşeri inanç mensupları da cesetleri yakarlar. Kimisi küllerini falan denize, falan nehire atılmasını vasiyet de eder. Ölülerini yakanlar dışında kalan her inanç biçimi ölülerini gömerler. Bizim medeniyetimizde ölüler gömülür ve başına bir taş dikilir. Taşta da dua talep edilir.
Bizim inancımız da başka inançlardan etkilenmiş, öykünlenmiş ve bu baş tarafa dikilen taş yerine mermer mezarlar, lahitler, görkemli kubbeler, demir parmaklıklı korungalar ilave edilmiştir. Adeta mezarlar hangi iktisadi güç sahibi olduğunu belirtir hallere sokulmuştur. Ölene bir faydası olmayan bu davranışlar yine kalanlar için bir güç gösterisi şekline ulaşmıştır. Kur’an’da Tekasür suresi insanların nasıl da mezarlarının çokluğuyla, ihtişamıyla benlik duygularını ifade ettiklerinden söz edilerek, onların ne büyük bir yanılgı içinde oldukları anlatılır.

Xxxx

Maceracı ve açgözlü, tamahkear, bedavacı, kolaycı, emek vermeden servet sahibi olucular mezarları deşerler. Bunlara defineci denir. Definecilik yasaldır. Devlet belli kurallar içinde hareket edilmesini isteyerek, özellikle maden araştırmaları için defineciliği yasallaştırmıştır.
İzinli kazıdan çıkacak her şey devlete teslim edilecek ve devlet de o elde edilen gömüden, bir pay verecektir. Ancak bu pay define bulmak için yapılan masrafı çoğu defa karşılamadığı, servetin definecilerde kalmadığı için, o insanlar izinsiz kazı yapmayı, kendilerince tespit ettikleri yerleri kazarlar. Elde ettikleri serveti de paylaşırlar. İşte tam da burada kıyamet kopar.
Define arayıcıları üç beş kişilik arkadaş öbekleridir. İşe başlarken can-ciğer, birbirleri için diğergam, fedakear olurlar. Bir eski harita bulunur, o harita üzerine geliştirilmiş efsaneler, söylenceler dilden dile dolaşır. Sonra görev bölümü yapılır. Bir iştahla göreve başlanır. Kazmanın sapınsa tükürülüp işe başlanır. Ufak tefek metal parçaları çıkmaya başladı mı, hayaller filizlenir, paylaşma tartışmaları başlar. Sonra da cinayetler peşpeşe gelir. Beş kişilik öbek tek kişiye ininceye kadar anlaşmalı olarak birbirlerini öldürürler. En son tüm servetin sahibi olacaktır. 
Kayıplar aranmaya başlanır. Cinayetler tek tek ortaya çıkar en son kalan da cezaevini boylar. Aşağı-yukarı bütün defineci hikeayeleri böyledir. Ama yine de insanın hırsı, aç gözlülüğü, bedava servet düşüncesi definecileri bu maceradan vaz geçirmeye yetmez.

Xxxx
İnsanların maddi hazine, gömü bulma isteğinin hakikat arayışına dönmesini dileyelim.

 

<