FARUK KORÇA

FARUK KORÇA

FARKLI TARAF

DEMOKRASİMİZİN KARA LEKESİ

Çocukluğumdan beri birçok darbe ve darbe teşebbüsünü yaşayan, uzun yıllar siyasette bulunmuş kişi olarak, 28 Şubat sürecinin bunlar içerisinde tesir katsayısı çok fazla olan teşebbüslerden biri olduğu kanaatindeyim. Onun için 28 Şubat için “post modern darbe” ifadesi kullanılır.

Travması çok derin, tesirleri bu zamanda bile belli ölçüde hissedebilen ve toplumun birçok kesimini etkileyen çok şiddetli bir teşebbüstür. 

Bence geçen yüzyılın en önemli kırılma noktalarından bir tanesidir.

28 Şubat, Türkiye’de bir kesim kurumların ve aydınların hangi karakterde olduklarını ortaya çıkarmıştır. En büyük saldırı Meclise yapılmış, Milletvekillerinin transferleri, itibarları pazarlık konusu yapılmış, büyük paralar dönmüştür. O dönem siyaset ve yargı başta olmak üzere pek çok kesim iyi bir sınav vermemiştir. İyi sınav vermeyenlerin başında da iş dünyası gelir. Milletvekili transferleri için havuzlar oluşturulmuş, bu havuzlara büyük paralar akıtılmıştır. Neyin nasıl olduğu birçok siyasetçi ve iş adamı kişilerce biliniyor.

O zamanlar ben ANAP’taydım. Rahmetli Mesut YILMAZ’ın Refah yolun yıkılıp, hükümeti kurma sebeplerinden birisi kesintisiz eğitim konusudur.

İmam-hatip okulları üzerinden bir değerlendirme yapılıyor, ama “imam-hatip okullarını kapatacağız” derken bütün meslek liseleri bundan zarar gördü. Bugün Üniversitelerde yığılma varsa, eğitimde kalite düştüyse, mesleği olmayan bir sürü diplomalı insan sokaklarda geziyor, iş bulamıyorsa, bunun en önemli sebeplerden bir tanesi kesintisiz eğitimdir. Bu ANAP programına aykırı olduğu için ve bizler buna karşı olduğumuz için partiden dışlandık.

Jandarma Genel Komutanlığı’na çağırılan bir kısım milletvekilleri ertesi gün istifa ediyorlardı. Milletvekillerine aba altından sopa gösteriliyor ve istifaya zorlanıyorlardı. Türkiye bu günleri yaşadı. Bir Jandarma Genel Komutanı’nın görevi partilerin sicilini tutmak, milletvekillerine sopa göstermek, ya da başka türlü ahlaksızca bir takım yol ve yöntemlerle istifa ettirmek mi? Bunlar demokraside son derece ayıp ve çirkin işler.

Bugün 28 Şubat post modern darbesinin 25’inci yıldönümü. O süreçte yaşananlar toplumun birçok kesimini etkiledi ve hâlâ tartışılıyor.

Bu kırılma noktası, Devletin hücrelerine varıncaya kadar sıkıntılara sebebiyet verdi. Meclise, yargıya ve basına müdahalelerde bulunuldu. Dolayısı ile bugün yaşadığımız bir kısım sıkıntıların sebebi budur.

SÜLEYMAN DEMİREL’İN TUTUMU:

Rahmetli DEMİREL’in 28 Şubat sürecindeki rolü hep tartışıldı. DEMİREL’i ziyaretimde 28 Şubat’ı sorduğumuzda “Askeri kışlasında tutmaya çalıştım” demişti.

Nitekim, yıllar sonra Güven ERKAYA bunu doğrulamıştır. DEMİREL, darbelere karşı daima emniyet supabı olmaya çalışmış, darbelerden de çok zarar görmüştür. DEMİREL’in dirayeti ve meselelere hâkimiyeti sayesinde, demokrasimiz kesintiye uğramadan devam edebilmiştir.

Güven ERKAYA’nın kitabında bu konu anlatılmaktadır.

28 Şubat, durduk yerde olmadı. Generalin birinin, Başbakan ERBAKAN’a ağza alınmayacak bir söz sarf etmesine karşılık, Kara Kuvvetleri Komutanı’nın “Kimsenin ağzına kilit vuramam” demesi ile Sağlık Bakanı Yıldırım AKTUNA, “Komutanın konuşmasının Türk insanının sivil ve askeri ile, son günlerdeki olaylar karşısında sabrının taşmak üzere olduğunun işareti şeklinde algılanması gerekir” dedi.

Cumhurbaşkanı DEMİREL, “Başbakan ERBAKAN’a değişik konularda kişiye özel ve gizli, onlarca mektuplar yazdığını, askeri dinlediğini ve lazım gelenlere, lazım gelen uyarılarda bulunduğunu” söylemişti.

Kuvvet Komutanları’nın, Genel Kurmay Başkanlığı’nın onayını alarak tankların Sincan’dan geçirmesi ile beklenen etki fazlası ile sağlanmış oldu.

Sincan’dan tanklar yürüdükten sonra, Güven ERKAYA, Genel Kurmay Başkanı’na : “Bunların çekip gitmelerini sağlayacak tek yol, bunları korkutmaya devam etmektir. Bu taktiğin başarı ile sonuçlandırabilmek için Genel Kurmay ve Kuvvet Komutanlarının karargâhlarında daha çok ışık yakalım, konuşmalarımızın dozunu daha da arttıralım” düşüncesi 28 Şubat’ı getirmiştir.

Milletimiz o meşum günlerde dik duranlarla, darbeye ve darbecilere alkış tutanları asla unutmamıştır ve unutmayacaktır.

Bu Millet darbecileri ve darbeye destek verenleri önce sandıkta, ardından da mahşer-i vicdanda mahkûm etmiştir.

Ahlâkı, dürüstlüğü, manevi kalkınmayı siyaset felsefesinin köşe taşı olarak gören 54. Hükümet Başbakanı Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN hoca, vefatının yıldönümünde, rahmetle ve hayır duaları ile yâd edilmiştir.

Allah rahmet eylesin, ruhu şad ve mekânı Cennet olsun.

Sağlıcakla kalın.

<