Osman Güvenir

Osman Güvenir

DENİZLER VE SAHİLLER

Yaz mevsimi geldi mi, insanlar deli divane gibi sahillere koşarlar. Özellikle

bizim KKTC’nin sahilleri ve kumulları, gerçekten şahanedir. Güney Kıbrıs’ta bu

kadar güzel sahiller yoktur esasında. O nedenle güneyde yaşayan veya güneyi

ziyaret eden yabancı turistler ve sakinler, sınırları geçerek bizim sahillerimizde

yıkanmayı tercih ederler.

50-60 yıl öncesini düşününce, aklıma hep o çocuk heyecanlarımız ve

deniz tutkularımız gelir. Koskoca kışı atlatıp mevsim yaza girince, Girne

Kapısı’nda otobüsler sıralarınır ve arabası olmayan inanları alıp, bir deniz

kenarına götürürdü. Özellikle üçüncü mil veya altı-altıbuçuk miller hep

gittiğimiz sahillerdi.

Hayata gözlerini deniz kenarında açan insanların yüzme derdi olmaz.

Çünkü hemen hemen her gün denizle içiçe oldukları için, yüzmeyi de öğrenmiş

olurlar. Lakin yüzme bilmeyen çocuklar veya büyükler için her zaman derin

denizde yıkanmak bayağı tehlikelidir. Hatta çoğu kez yüzme bilmeyen

insanların cansız bedenleri çıkar sudan.

Eskiden ülkemizde yüzme havuzları yoktu. Sosyal bir tesisimiz de yoktu,

gençler veya çocuklar ücretini ödeyip denize girip spor yapsın.

Ama şimdi lüks villaların bahçelerinde yüzme havuzları vardır. Hatta bu

durumdaki insanlar, yaz dönemlerindeki deniz özlemlerini öyle giderdikleri için,

nerdeyse o havuzlu evler bile onları tatmin etmez olur sırasında.

Özellikle Girne ve Gazı Mağusa Karpaz yarımadasına yapılan villalar,

gerçekten muhteşem ve sosyal ihtiyaca cevap verecek konumdadırlar.

Sahillerin coğrafi ve atmosferik açıdan durumunu inceleyecek olursak,

herhalde en tehlikeli denizlerin, batı bölgemizdeki açık denizler olduğunu

görürüz. Özellikle Gemikonağı veya biraz doğusu açık denize şeridi olan

sahiller, öylesine bir tehlikeli akıntıyla insanları bir anafor gibi içine ve alır

götürür maviliklere.

Bu bölgede denize girmek gerçekten çok tehlikelidir. En usta yüzücüler

bile o bölgede yıkanırken mutlaka boğulma tehlikesi geçirirler. Bu da, bölgenin

deniz yapısını pek bilmemelerindendir. Özellikle çocuklar için daha da büyük

tehlike arzeder batı bölgesinin denizleri.

Güzelyurt ve Yeşilırmak sahillerinde yapılan mendireklerle yaratılan

küçük koylar, insanların plaj avantajlarını sağlar. Yatırımcılar neden açık

denizlere mendirek veya dalgakıran yaparlar? Yaparlar, çünkü açık denizin

hırçınlığını ve tehlikelerini ancak öyle bertaraf edebilirler.

Bazen belgesel filmlerde görürüz. Özellikle Amerika’nın ünlü

sahillerinde... Binlerce insanın kumsala yayılışını, nerdeyse “iğne atsak yere

düşmez” misali kalabalığını görünce, bu insanlar nasıl hallederler deniz

2

özlemlerini diye bir soru sorası gelir insanın. Tabii ki bizim de içimizden geçen

duygu ve düşünceler olur. “Biz Kıbrıslılar ne kadar şanslıymışız ki şu küçücük

adada bir hayat tüketiyoruz.”

O tipteki ülkelerde, bütün sahil boyunca gözlemci kuleleri ve uzman

yüzücüler görev başında olurlar. O kulelerde görev alan yüzücüler, bütün gün

boyunca sahili ve denizde yıkanan insanları izlerler, herhangi birisi boğulma

tehlikesi geçiriyor mu diye.

Özellikle filmciler hem eğlence yönü, hem de eğitim yönü ile dizi bile

yapmışlardır sahil insanlarının yaşantısı ve deniz kurtarıcılarının hayatı

hakkında.

Yukarıda ifade ettiğim gibi biz Kıbrıslılar yine de şanslı insanlarız. Mesela

okyanusa sahilleri olan ülkelerin insanların denizde yüzerken bile köpek

balıklarının saldırılarına uğramaları hiçtendir. Bereket versin ki bizim

sahillerimizde köpek balıkları yoktur. Veya okyanustan yolunu şaşırıp da

Akdeniz sularına düşen köpek balıkları, bazen bizim balıkçıların ağlarına takılıp

yakalanınca, “Yapma yahu! Demek bizim sahillerimizde de köpek balığı

varmış da bizim haberimiz yoktur” sözünü söyletir insana.

Gerçekten “deniz” deyip geçmeyin. Hani eski insanlar söylerler...

“Katiyen suyla ve denizle oyun olmaz” derdi eski insanlar. O ifadeler

denizin tehikesini koyar ortaya. O bakımdan kendilerini serin sulara bırakan

insanlar, gerekli tedbirlerini de almak zorundadırlar. Hatta küçük çocukları

simitsiz denize bırakmamak lazım.

Bir boğulma olayı gerçekleşmeye görsün. Bir insan hayatı bittikten sonra,

“Keşke denize gitmeseydik” desek de, yine de hayata geç kalmış olmaz mıyız

hatalarımız ve tedbirsizliklerimiz nedeniyle?

Velhasıl yaz dönemindeki tehlikelere ve risklere dikkat çekmek istedim

bugün, halkımızı uyarma açısından.

O bakımdan yaz döneminde ailece denize giden insanların çok dikkatli

olmaları gerekir diyorum.

Deniz bu, başka şeye benzemez velhasıl.

<