KENAN SÖNMEZLER

KENAN SÖNMEZLER

'DEVLET TİYATROSU'NDA ÇÖMEZLİK YILLARIM'

Aşk mı desek, sevda mı?.. 

Hadi şimdi sevda diyelim… 

Sevgi de değil ha! Aşkın içinde ya da sevdanın içinde sevgi vardır ama, sevginin içinde aşk 

yoktur.

Ancak arkadaşlar, her coşkun sevgiye "aşk" sözünün yakıştırılması da alışkanlığa dönüştü. 

Örneğin “sanat aşkı”…

Evet bu da kutsal bir aşktır, hiç itirazım yok. 

Hatta çoğu zaman “çile çekme aşkı”dır. Tıpkı öteki gibi, hesaba gelmez. Gece-gündüz akıldan 

çıkmaz, sevda gibi yani… Yani hani birbirine çok benzer… Pekiii farkı nedir?

Kucaklayıp öpmek hayal bile edilemez…

Kadınlar günü dedik aklıma aşk düştü sevda düştü… Aşk sevda dedik “sanat”a saplandık. 

Sanat dedik ne düştü aklıma bilir misiniz… Altan Erbulak.

Tiyatro var, karikatür var, mizahın kralı var, insanlığı zirve yapmış bir dost. 

80’li yıllarda Milliyet’te birlikte çalıştık, unutulmaz anılarımız var, ancak bu anlatacağım Altan 

ağabeye ait bir anı. O anlatmıştı. “Devlet Tiyatrosu’nda çömezlik yıllarım” diye başlamıştı hikayeye…

Olay Bedia Muvahhit, Vasfi Rıza Zobu, Tolon Karacaoğlu ve Muhsin Ertuğrul arasında 

geçiyor, Altan ağabey de bir çömez olarak vaziyete eşlik ediyor.

Sanatı kadar titizliği ile de ünlenen Muhsin Ertuğrul zamanın Devlet Tiyatroları Genel Müdürü. 

Her sabah tüm binanın temizlik denetlemesini yapıyor. En önemlisi de tuvaletler, pırıl pırıl olması 

gerekiyor kısaca.

Bedia Muvahhit, Vasfi Rıza ve Tolon Karacaoğlu, Muhsin Hoca’ya bir şaka planlarlar. Devrin 

en iyi pastanelerinden birine insan dışkısı şeklinde bir pasta ısmarlayıp getirtirler.

Pastayı temizlik teftişinden dakikalar önce tuvaletlerin girişine koyarlar. Muhsin Ertuğrul kapıyı 

açtığında manzara karşısında dehşete kapılarak haykırır: “Bu kimin halt etmesi bunu kim yapabilir” 

diye. Teftişi uzaktan  izleyen Vasfi Rıza ve diğerleri hacalarının yanında biterler. Vasfi Rıza Zobu 

olaya hemen müdahale  eder: “Hocam müsaade buyurun ben şimdi anlarım” der.

Ve pastadan yapılma insan dışkısının önünde eğilerek parmaği ile bir tutam alıp ağzına 

götürür, ağzında bir iki evirip çevirdikten sonra faili söyler söyler: “Efendim bu bizim Bedia’nın bokuna 

benziyor…”

Muhsin Ertuğrul… “Bu yediğiniz boku nasıl temizleyeceksiniz bakalım” diyerek ve de 

kahkahalar atarak  olay yerinden ayrılır…

Altan ağabeyin şahit olduğu olaylardan sadece biri bu. Diğerlerini de aklıma düştükçe 

paylaşacağım sizlerle. Hiçbir yerde yayınlanmamış bu “yakası açılmadık” hikayeler o kadar çok ki, 

not aldıklarım var hafızama yazdıklarım var, ben de hatırladıkça tebessüm ediyor ve eskiye 

dönüyorum. Sizlerle paylaşmaktan da mutluluk duyuyorum…

Haftaya görüşmek dileği ile…

<