SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

DEVLETİ GÖZÜNÜN İÇİNDEN TANIMAK..

Tarihin gerçek verilerine bakılırsa, dünya yüzünde en başarılı istihbarat örgütünü, Osmanlı Sultanı 3’ncü Mustafa kurmuş bulunuyor.

İmparatorluğun İstihbarat gücünü en zeki anlamda örgütlendirdiği dönem olan 1757 yılında padişahlığı tebliğ olunduktan sonra ilim alanında düşünür yetiştirmek için hummalı bir çalışmaya geçti. Kendisi, küçük yaşlarından itibaren Astronomi ilmini büyük bir merakla sarılmıştı. O dönemlerde ilim öğrenenlere “Eshab-ı Suffe” denirdi. Gök bilimi inceleyenlere Osmanlı’da Müneccim ismi verilirdi. Müneccimler, bugünkü ismiyle astronomi ilim sistemine büyük önem verirlerdi. Gök yüzünde hareket eden cisimlerle (Gezegen) geçmiş ve gelecek arasında bağlantı kurmanın evrim teorileri, “İlm-i Tencim” diye adlandırılırdı. Geleceğe ait bazı tahminler “İlm- ahkâm-ı nücum” sistemiyle dikkatin merkezine çekiliyor ve içgüdüsel sezgiler sağlana biliniyordu. Sultan 3. Mustafa bu yeteneğini  ilmi dayanaklara yaslandırmakta usta bir kişilik taşıyordu. Bazı tarihçiler bu yönüyle Padişah’ı falcılığa, medyumluğa inanan bir ruh zafiyetinin insanı olarak gösterirler. Halbuki Astronomi ilmi, yakın yüzyıla evrenin keşfini hazırlayan bir bilim dalı olarak girmiştir. Gök cisimlerinin dünya yörüngesindeki gezegenlerle irtibatı sağlandığında devrim niteliğinde buluşlar ortaya çıkmıştır. Biyoenerjinin insanın düşünce korteksindeki etkileri biliniyor. Bunun dikkat merkezinde yoğunlaşması ile öngörü duyularını hazırladığı verilerine ulaşılmıştır. Bu da gösteriyor ki, tarihi kişiliğe sahip önemli insanları hayali öykülere tutsak eden bazı tarihçiler, gelecek zamanı daima köreltmişlerdir.

İnsanoğlu asırlarca hayatı çözmek için beynini kullanır ama, içgüdülerini harekete geçirmeden de derinliğin sırrını çözemez.

Sultan 3. Mustafa gökyüzündeki cisimleri incelerken Fransa ve Rusya’da da Astroloji konusunda, devlet düzeyinde çalışmalar yapılıyordu. Evren’in karmaşık yapılarının kapısının Astroloji ilmiyle açılacağını  ilk kanıtlayan 3. Mustafa olmuştur. Padişah bu ilmi yetenekleriyle ipucu elde etmekte pek çok başarılı devlet işlerine yarar getirmiştir. Bunların en önemlilerinden biri, devletin devamlılığını sağlayan İstihbarat Teşkilatının planlı bir yapıya kavuşturulmasıdır.

Dünyada, “Gizli Haber Alma Birimleri” her devletin öncelikleri arasındadır. İngilizler, tarihleri boyunca bu yöntemlerle büyük zaferlere ulaşmışlardır.

Bu ülkenin en önemli kuralı şu olmuştur.

“Aslan postunun uzanamadığı yere tilki postunu sermek..”

Silahın, topun, tüfeğin, hatta füzelerin alamayacağı askeri sonuçları, İngiliz’lerin bu stratejileri güçlendirir.

Olaya bu açıdan baktığımızda, sultan 3’ncü Mustafa’nın 1760’lı yıllarda Devlet yönetimindeki ustalığı ortaya çıkacaktır.

Avrupa ülkeleri Osmanlı Devletinde sömürülecek topraklar arıyordu. Denizlere hakimiyet kurmak için sinsi planlar hazırlıyorlardı.

Sultan 3’ncü Mustafa işte bu kritik dönemlerde “DEVLET-İ ALİY-E” adıyla istihbaratçılar birliği kurdu. Padişah, gökcisimlerinin değişik yönlere, burçlara doğru izlenebilecek hatlar çizmesiyle insan psikolojisinde de değişimler yaşanabileceğini düşünüyordu. Her hafıza farklı bilgilerle ilişkilendirildiğinde, “geleceğe dair” hafızası boş kişiler, kolayca aklın dışına itilebiliyorlardı.

Padişah, içeriksiz beyinler, “fitne ve fesat” illetine yakıştıran şeyleri, gökte anlamsız kümeleşen yıldızlara benzetiyordu. Yıldızlar, daha etkili bir gök cismine takıldığında dünyanın çevresinden uzaklaşıyordu.

Astroloji ilmine göre politikalar izleyen 3. Mustafa, Osmanlı Devletinin ilk büyük istihbarat gücünü kurarken bu planlamalar ışığında yola çıkmıştı.

Yeniçeriler içinde “dönemler, masonlar, çapulcular” yuvalanmıştı.

Şer güçlerini Ordu’nun içinden kazıma görevi “Devlet-i Aliy-e” İstihbaratçılarına verilir. Bu örgütün başına Padişahın iradesiyle  “Şefik Gençağa” isminde Eğinli gurbetçi genç bir subay getirilir. Sultan Mustafa, yeni örgütün komutanına “İrade-i Şahanesini” şöyle bildirir:

“Suça meyilli insanlar mantıklarıyla değil içgüdüleriyle”  hareket ederler. Evvele “fitne ve fesat” haneleri kurarlar. Tekmil iradeyi ahali üzerine sevke cihetine giderler.

Bu ahvalde  “Gafleti musibet-i bertaraf etmek vaciptir..”

Sultan Mustafa’nın bu öğütünden sonra “Devlet-i Aliy-e” İstihbaratının başındaki Şefik Gençağa, “Ahi’lik Kolluk Kuvvetleri” düzenleyerek yeni projesini uygulamaya koyulur..

Bu günkü Ortadoğu’da yuvalanan terör örgütlerinin bir benzeri olan “13 Celali İsyanı” o tarihlerde Devletin baş belası konumundaydı..

NOT: Tarihin bu önemli sayfalarının safsata hikayelerden arındırılmış gerçek içyüzü, “3. MUSTAFA VE BEN” isimli kitabımda detayları ile anlatılmaktadır.. Kitabın türü sansasyon bir düzenleme içermektedir. İlgiyle izlenen kitap, (Rönesans Yayınları) tarafından kitap satış noktalarına dağıtılmıştır.

<