Dilde hamaset ve ırkçılık
Bugün saat 15.00’de Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi’nde konuşacağım. Sultanahmet’teki Hoca Rüstem Sokağındaki Kızlarağası Medresesinde saat 3’te bir araya gelerek Türkçe merkezli ama tüm diller için hamasetin ve ırkçılın dile nasıl zarar verdiğini anlatacağım. Kelimelerin doğru kullanılması ustası Hüseyin Movit bey de bana eşlik edecek.
Xxxx
Hamaset insanları teşvik eden bir duygu. Ama yerinde ve ölçüsünde olmadığında aşırı kendine güven veren bir duygudur. Her şeyi muhteşem gören, eksiksiz, eşsiz ve büyük gören peşinde olacağı şey kalmadığı için bir çaba harcama durumunda olmayacaktır. Bu yüzden hamaset ölçüyü kaçırınca son derece zararlı olur.
Hamaset milletlerin ihtiyacı olan bir ilaçtır. Kahramansın, bir tanesin, senin gibisi az bulunur, haydi, bunu sen başarırsın demekle muhatabımızı gayretlendirir, gücünden fazla iş yapmaya yöneltebiliriz. O da gide canla-başla çalışır. Hem harika işlere imza atar, hem de gönüllü olarak ölümü kucaklar. Savaş meydanlarında ölenlerin çoğu bu hamaset duygusuyla ölürler.
Milletleri argo tabirle gaza getiren hamasetin kurumları bile vardır. Osmanlı’da mehter bu işi yapar.
Harbiye’deki askeri müzede haftanın 5 günü, (pazartesi-Salı hariç) mehter musikisi çalınıp söyleniyor. O konserlere, musiki şölenine katılınız, ne kadar kahramanlık duygularınızın kabardığını, o anda silah altına alınma teklif edilse kabul edecek kıvamda olduğunuzu izleyeceksiniz. Batılılar da Haçlı seferleri sırasında mehter bölüğünün etkisini olumsuz şekilde yaşadıktan sonra onlar da savaşta kendilerini iştahlandıracak müzik yapmaya yoğunlaştılar.
Xxxx
Ama dil konusunda şöyle düşünüyorsanız, dilimiz tarihin en eski dili, 10 bin senelik, 5 bin senelik bir dil. Ekler alması bakımından yetenekli, kelime üretmek bakımından elverişli, dünya çok yakın bir zamanda bizim dilimizi kabul edecek diyorsanız, 0ki böyle düşünen Türk evladının sayısı çok fazladır- o zaman bu dilin gelişmesi mümkün değildir.
Ama bunun böyle olmadığını bilen ulusal devlet kurucumuz, hem de eski, önceki medeniyetten çıkıp yeni bir medeniyete dahil olmamıza karar veren kurucumuz Türk dilinin dini kaynaklarından koparılarak laik, ulusal bir dil haline gelmesi için Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni kurdurdu ve çalışmalrına da elverdikçe katıldı.
Xxxx
Aynı çaba yanında ırkçılığı da getirdi. Irk sınırları son derece dar bir alanı çevreler. En geniş alan insanlık alanıdır. Ondan biraz daha dar çerçeve dindir, ondan sonra da milli sınırlar ve en sonunda da ırk sınırları gelir. Ulusal devlet bir ırka dayandığından en dar çerçeve olan ırk çerçevesine sıkışıp kalındığında, başka dillerden alınan her kelimeye düşman olmak gerekir. Ama yeni bir alfabe ile yeni bir medeniyete dahil olmaya çalışıyorsanız, ırk çerçevesini, yeni medeniyetten gelecek kelimeler için kaldıracaksınız. Dilinize, dahil olmaya karar verdiğiniz Batı’dan kelimeler hücum edecek.
Xxxx
Diller arasında bir akışkanlık vardır. Daima gelişmiş, tarihileşmiş, nüfuz alanı geniş olan, zengin milletlerin dilinden aşağıya doğru hızlı bir akışkanlık vardır. Irk dili ile dünyada temas sağlanamaz. Millet diliyle milli dille de bu mümkün değil. Aslında ırk diliyle sadece dünyanın her tarafındaki ırkdaşlarınızla münasebet geliştirebilirsiniz ve bu gereklidir. Ama çerçeveyi ortadan kaldırmadan ve onunla da sınırlamadan, milli dil çerçevesini de kullanmak gerek. Bu da millet olarak vatan ve dil birliği sağlayarak sizin millet olmanızın da teminatı olacaktır. Milli dil ile vatanda iyi bir iletişim sağlamak güçlü millet olmanın temel sebebidir. Ama ırk ve milli çerçeveye din çerçevesini de ilave etmek gerek. Sonunda bu insanların bir dini var. Din kardeşliğinin gerektirdiği dili de kullanmak zorunludur. Yine de bütün bu çerçeveleri yok saymadan, onu zenginleştirmek için insanlık çerçevesini de kullanarak dilinizi evrenselleştirebilir, herkesle iletişim kuracak yeteneğe ulaşabilirsiniz.
İşte bugün TYB salonunda dilin, lisanın iki zararlısı olarak telakki ettiğim hamaset ve ırkçılık konusunda dilimiz döndüğünce, Hüseyin Movit dostumla birlikte konuşacağız. Umarım tam inanmış dört adam gelir de bizi dinlerse sevineceğim. Tam inanmış dört adam önemli. Orada emr-i Hak vukubulursa tabutumuzu taşırlar.