SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

DİPLOMASİDE "BÜYÜTME VE KÜÇÜLTME" HESAPLARI..

Diplomaside “büyütme ve küçültme” tekniği kullanıldığında, karşı tarafın “düşüncelerindeki kurnazlığı” çözme ipuçlarına ulaşılabilir. Olayların seyrine takılarak mantık yürütülürse yanıltıcı olur. Olumsuz gibi görünen varsayımların; belirsizliklerin aydınlatılmasında, önemli bir faktör olabileceği hesaplanmalıdır. Akıllı ve kurnaz diplomatlar hep bu yolu tercih ederler. Diplomatlar analiz yaparken tıkandığında, “varsayımsal” bilgileri danışmanlarından toplarlar. Liderler, çok farklı kafa yapılarına sahip danışmanları, aynı çatı altında toplamazlar. Politika kurarken kararsız kaldıklarında, ana fikri danışmanlarına vererek analiz etmelerini isterler. Her danışman ayrı bir beyin yeteneğiyle hedeflere odaklanarak akılcı sonuçları saptamaya çalışır. Akıl esnek olduğu için düğümlü konuların olasılıklarına “bilgi yüklemesi” yaparlar. Bunu şöyle özetlemek daha doğru olur: Beyine neyi verirseniz, onu geri alırsınız. Şöyle düşünelim: Her hangi bir veriyi, hamur haline getirip şekillendirirseniz, beyin onu aynen size iade eder.

Beyin kapasiteleri, bu zaviyeden araştırıldığında, yeteneksiz danışmanlarla doğru sonuçlara ulaşılamayacağı görülür.

Ülke yönetiminde, danışmanların makul kabul ettiği, düşük tabanlı verilerle “politika kuran” liderler, olaylara yön değiştirdikçe yanılgılar içinde kalırlar.

Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu en önemli sorunlardan biri de ‘Danışmanlık Birimleri”nin yetersizliğidir. Futbol sahasında oyun kurarken strateji geçerlidir. Bir danışman, hergün aynı yolda yürürse ufuklarını genişletemez. Bir liderin, gizlenmiş içgüdüleri ile düşüncelerine yenik düşmemesini yahut tehlikeli zaaf anlarını, bilge kişilikli danışmanları önleyebilir.  Tarihe bakalım. Otoriteyi temsil eden pek çok liderin yanılgı sonuçlarını, “aktivasyon kapasiteleri düşük” danışmanları hazırlamıştır. Doktrin sahibi politikacılar; yöneticilik hizmetlerinde, “büyütme ve küçültme tekniğini” bilmeyen hiçbir danışmanının fikrine bağlanmamalıdır. Her problemin “büyütme ve küçültme” gibi oynak tansiyon değerleri vardır. Sorunların çapı daraltılarak, “akıl okumanın” önü açılır.

Siyasetçinin, daha doğrusu diploması mantığının nasıl işletilmesi gerektiğini anlatırken “siyasetçi bulunduğu çağdan beslenir” sözünü de tekrarlamak isterim.

Cumhurbaşkanımızın sözcüsü İbrahim Kalın’ın iyi bir diplomat  yeteneğine sahip bulunduğuna dair sezgilerim var. Öncelikle sanatçı bir kişiliğin avantajlarıyla dolu. Tasarlanacak konuları iyi bir şekilde mayalamak sezgi yönü çok kuvvetli. Sözü, makamına uygun şekilde örmesini iyi beceriyor. Onu, sazının tellerinden nağmeler dökerken dinledim. İnsanın gönül tellerini de titretiyor. Duygularını ahenkle birleştirerek akla ilham kapılarını açmakta usta..

Politika bir ekol işidir. Diplomat ele aldığı konuları, akortlu düşüncelere bir beste makamında hazırlarsa; karşısındaki tat alma zevkine erişmiş olur. Sazda, ses tonu perde aralıklarıyla büyütülür, küçültülür..

Özellikle sayın Kalın, zihinsel etkinliklerde mızrabı iyi kullanmasını biliyor. Çevresine moral telkin eden rahatlayıcı ve inandırıcı bir beden dilini de mükemmel kullanabiliyor. İç sükuneti ve dengeyi, statü koçluğa sığınmadan doğal olarak gösterebiliyor.

Şayet, cetvelle ölçülmüş-biçilmiş eğitimli, yetenekli danışmanlar yetiştirilmesi ihtiyacı duyulursa, Sayın İbrahim Kalın, bir “rol model” olarak benimsenmelidir.

İskoçların şu atasözünü, yeri geldiğinde hep anımsarım:

“Önünde çok dert varsa KÜÇÜK olanlarını, nimet varsa BÜYÜK olanını seç…”

 

<