DOĞAL AFETLER BAKANLIĞI KURULMALI
Ard arda meydana gelen afetler, büyük can ve mal kayıplarına yol açmaktadır. Deprem, sel, yangın ve salgın felaketleri karşımıza geldikçe, bunlardan ders alarak, tecrübe sahibi olmaya alışıyoruz.
Rasyonel bir yönetim anlayışının geçerli olduğu bir ülkede, hangi nedenden kaynaklanırsa kaynaklansın, her türlü tabi afetlere ve çevre felaketlerine karşı, devletin muhtemel hareket tarzlarına dayanan eylem planları olması gerekir. O zaman, kargaşa hali ve zaman kaybı yaşanmayacak, felaketlere karşı etkili ve sürekli bir çalışma yapılabilecektir.
Meselenin bir diğer boyutu da, Ülkemizdeki yönetim sistemi ile alakalı olup, bu gibi durumlarda birkaç bakanlık birlikte hareket etmekte ve bakanlıklar arasında koordinasyon sağlanması zaman kaybına sebebiyet vermektedir. Önceden öngörülmeyen ve hiçbir karşı hazırlığın bulunmadığı bu felakete karşı, eylem planı da olmadığından, etkili ve süratli bir çalışma yapılamamaktadır.
T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bundan sonraki vakalar için güven duygusu verecek bir görevlendirmeye ve teşkilatlanmaya gitmesi şarttır.
Orman yangınlarına karşı, Türk Hava Kurumu’nun uçaklarının çalışmaması veya olmaması Milletimizi üzmüştür. Bu kuruma atanan kayyum kadrolarının bu kurumu dirayetli idare edecek donanımda olmadıkları ortaya çıkmıştır.
Oysaki, hareket yetenekleri bakımından Ülkemiz, Dünya’nın en üstün hava kuvvetlerinden birine sahiptir. Gelgelelim bu gibi üstünlüklere sahip bir ülke olarak, kendi topraklarımızda, batı ve güney kıyılarımızda ortaya çıkan orman yangınlarını havadan süratle etkisiz kılacak imkânlara ve araçlara sahip olmalıyız.
Var olduğu varsayılan kapasitenin yetersiz olduğu ortaya çıkmıştır.
Dört bir cepheye yayılan orman yangınlarını yurt dışından gelen, ya da geleceği açıklanan hava desteği ile müdahale etmeye çalışmanın, bu işte büyük bir terslik olduğunu göstermektedir. Buradaki çelişkiye bakıldığında, Türkiye’nin sahip olduğu kaynakların, teknolojik birikimimiz ve beşeri sermayemizle paralel olmadığı hepimizce malumdur.
Böylesine korkutucu bir felaket ile karşılaştığımızda Ülkemizin bu kadar savunmasız kalması herkesi büyük bir infial duygusu içine itiyor. Türkiye’nin bu yangın dalgasına hazırlıksız yakalanmış olması düşündürücüdür. Orman yangınları da Ülkemizin diğer tabi afetler gibi önemli bir sorunudur. Kuşkusuz bu tür çalışmalarda Ülkemize içeride ve dışarıda zarar vermek isteyen güçler önceden hesaba katılmalı ve tedbirli olunmalıdır.
Yaşanan tecrübe ışığında Türkiye’nin yüz yüze gelebileceği benzer ihtimallere karşı en etkin mukabele stratejileri önceden planlanmalı, bunu sağlayacak araç, gereç ve liyakatli kadroların oluşturulması artık zorunluluktur.
En önemli husus da şudur: Tabi afetlerin her biri için ayrı ayrı genel müdürlük ve bakanlıkların sorumlu olması görev karmaşasına ve zaman kaybına sebebiyet vermekte olup, koordinasyon sağlanmasında zorluk yaşanmaktadır.
Tabi afetlerden sorumlu ayrı bir bakanlık ve genel müdürlük oluşturulması tek çözümdür. Orman yangınları ve diğer afetlerle mücadelenin ihale sisteminden çıkarılıp, yeni bir bakanlık kurularak, bütün görev, sorumluluk ve yetkilerin bu bakanlığa verilmesi zamanı çoktan gelmiştir.
Meselenin en ilginç yönü şudur: Bir yandan canını hiçe sayarak yangınla mücadele eden halkımız ve diğer yanda ise sosyal medya üzerinden toplumsal yangınlar çıkarmanın peşinde olanlar var. Kurt dumanlı havayı severmiş. Bunlar da bu felaket günlerinde ortaya çıkıyorlar. İlginç olan tarafı, sosyal medyayı bir silah olarak kullanıyorlar.
Deprem oluyor, sel geliyor, ormanlarımız yanıyor, can ve mal kayıpları oluyor, bunlarla mücadele verirken derdimizi unutup, sosyal medya ile uğraşmak zorunda kalınıyor. Bu artık sosyal medya sorunu değil, milli güvenlik sorunu haline geldi. Her felakette olduğu gibi bir kısım kişi ve kurumlar, iç savaş çıkarmak için sosyal medyayı bir silah olarak kullanmaktadırlar. Onlar, her felaketten bir kaos çıkarmanın peşindedirler. Bunlar bildiğimiz her zaman olan vakalar. Asıl anlayamadığım, bazı siyasi partiler bunlara niye alet oluyorlar? İktidara zarar verebilmek için memleketi kaos ortamına sürüklemek yanlıştır. Doğal afetlere karşı el-ele ve omuz-omuza mücadele edilmelidir.
Sosyal medyamız yangına benzin dökenlerle dolu. İnsanları tahrik edenlere karşı Milletçe uyanık olmalıyız. Bu tehlikeli havayı aklıselim ile dağıtacağız.
Devletin yetkili birimleri ve sorumlu yöneticileri, eşgüdümü sağlayıp, daha güçlü ve etkili bir biçimde koordinasyonu sağlamalıdırlar. Topluma tek merkezden sağlıklı ve güvenilir bilgi verilmelidir.
Yaşadığımız değil, afetlerden çıkardığımız en iyi ders artık doğal afetler bakanlığının kurulma zamanının gelmiş olduğu anlaşılmıştır.
Cumhurbaşkanımız, bakanlarımız ve milletvekillerimiz bu konuyu değerlendirmeli ve gereğini yapmalıdır.
Doğal afetlerden en az zarar ile kurtulmak istiyorsak, deneme-yanılma veya olamayana ergi metotları ile değil ilmin ve fennin kurallarına uyalım.
HAFTANIN SÖZÜ
İmkân ve zaman varken gereken yapılmazsa, felaket başladığında mucize başarılamaz.
Sağlıcakla kalın.