İSKENDER ÖZSOY

İSKENDER ÖZSOY

ÜSTÜ KALSIN

Doğumunun 119. yılında yakınları Nazım Hikmet’i anlatıyor

Değerli dostum Emin Karaca’nın anısına saygıyla

Yine bir 15 Ocak. 

15 Ocak 2021: Nazım Hikmet’in doğumunun 119. yılı.

Onu, çok yakınında bulunmuş üç kişiden dinleyelim.

Melda Kalyoncu “şair”in kardeşi.

Melda Hanım’ı geç tanıdım, ama aramızda sağlam bir dostluk oluşmuştu.

Ondan Kemal Tahir’i, ağabeyi Nazım Hikmet’i çok dinledim.

İşte kardeşinin dilinden Nazım Hikmet:

"Ağabeyim ben doğduğum zaman buralardaydı. Sonra Moskova’ya gitti. Geldi, Piraye Hanım’la evlendi, ayrı eve çıktı. Arada sırada karşılaşıyorduk. Onlar Erenköy’de otururdu. Kırk yılda bir annem bizi Erenköy’e götürürdü. 1938 yılında bütün kış Nişantaşı`nda beraber oturduk. 12 yaşındaydım. Ağabeyim İpek Film stüdyosunda çalışıyordu o zamanlar.”

“Ağabeyim çok yakışıklıydı. Bir gün Beyoğlu’nda bir sinemaya götürdü. Tramvaya bindik. Herkes ona baktı. Sarı saçları kıvırcıktı. Ağabeyimin şiir yazışını da hatırlıyorum. Eve giden gelen çoktu. Akrabalar, arkadaşları, tanıdıklar. O zamanlar Piraye Hanım’ın ilk evliliğinden olan çocukları Mehmet’le Suzan da aynı evde. Onların dedesi, halası ve yengesi de gelirdi. Nazım, o kalabalığın arasında elinde kalem kağıt, odayı arşınlayarak şiirini yazardı. Bir ara durur, yazdığı şiiri okurdu."

“Ağabeyimi ilk kez 1948 yılında Bursa Cezaevi’nde ziyaret ettiğimde onun kim olduğunun farkındaydım. Onu hapishane müdürünün odasında gördüğümde babamı görmüş gibi oldum. Nazım’ı Paşakapısı Cezaevi’nde açık grevi yaparken de ziyaret etmiş, grevden vazgeçmesini istemiştim. Cezaevinden çıktıktan sonra Büyükada`daki evimize geldi, birkaç gece kaldı. Çok iyi vakit geçirdik, oyunlar oynadık. Oğlu Mehmet, Münevver ve Münevver`in ilk evliliğinden olan kızı Renan ile geldiler. Ada’ya gelirken ağabeyim vapurun önünde açıkta duruyordu. Karşılamaya gittik. Bizde kaç gün kaldıysa, çok neşeliydi hep. Ağabeyim biraz çocuk gibiydi. Çabuk kanan, her zaman parlayan, ama hayat dolu duygusal bir insandı."

Gazeteci, oyun yazarı; Nazım’ı 70 yıl önce 17 Haziran 1951Pazar günü Romanya’ya kaçıran Refik Erduran da onu TGC’nin bir anma toplantısında şöyle anlatmıştı.(1)

“Büyük şair Nazım, beni gözümde iyi bir insandır. Hem de fazlasıyla iyi bir insandır. Onu çok gençken tanıdım, düşüncelerine bağlanarak peşine düştüm. Dünyanın en zeki insanlarından biri olan Nazım aynı zamanda saf, temiz bir insandır. Bir kişiye güvenir ve bağlanırdı. Hem de aşırı sadakatle. Onda kuşkuculuğa yer yoktu. Bağışlayıcı bir yanı vardı. Nazım Hikmet’i değerlendirirken bu yönlerini de ele almak gerekir.”

Yaşar Kemal de kendisiyle yaptığım röportajda Nazım’ı şöyle değerlendirmişti:

“Ben Nazım’ı iyi tanıdım çok şükür. Öyle bir talihim oldu. Saf, temiz, çocuksu bir insandı. Hiç kimseyi kıskanmazdı. Pırıl pırıl insandı. Nazım gibi insanlar çok namuslu insanlardır. Hiç kimsenin gözünün yanına bakmazlar, vicdanlarından başka.”

……

  • İskender Özsoy. 16 Haziran 2006. Bizim Gazete.
  • İskender Özsoy. 17 Haziran 2002. Bizim Gazete.
<