DÜNYAYI SARSAN VİRÜS - 2
Çin’de başlayıp aniden tüm dünyaya yayılan virüs (corona, COVİD19) virüsü hız kesmeden can almaya devam ediyor. Çinlilerin börtü böcek dahil birçok kemirgen, sürüngen ve memelileri yiyecek olarak tükettikleri düşünülür ise bu virüsün insanlara bulaşmasını da doğal karşılamamız gerekiyor.
14 gün kuluçka dönemi yaşayan bu virüsün tüm dünyada aniden patlaması da normal karşılanmalı, çünkü Çinliler neredeyse dünyanın her yerinde yaşıyorlar ve besinleri de sürüngenler, uçan memeliler ve böcekler. Haliyle 14 günde kuluçkadan çıkan bu virüs başkalarına da bulaşmıştır. Alınan pek çok önleme rağmen hız kesmeden tüm dünyada ölümlere ve paniğe neden olmaktadır.
Corona virüsü sayesinde belki de evlerine çekilen karantina altında yaşayan bireyler tıpkı 11 Eylül 2001 de yaşanan İkiz Kuleler saldırısından sonra ABD’liler nasıl kendilerini evlerine kapayıp aileleriyle zaman geçirme fırsatı bulmuşlardı, işte şimdide Corona virüsü bu olanağı tüm dünyaya sağlıyor. Karantina altındaki şehirlerde yaşayanlar ya da hastalanıp kendisini evlerinde 14 günlük karantinaya alanlar da evde olmanın muhteşem huzurunu yaşayacaklar.
Bu virüs olayı birçok eğlence sektörüne darbe vuracak olsa da insanlar, eskiden evler de nasıl vakit geçirildiğini keşfedip evde olmanın mutluluğunu yaşayacaklardır. İnsanın kendi evinde ailesiyle ya da partneriyle huzurlu bir ortamda yaşamak gibisi var mıdır sizce?
Belki de geçinemeyen çiftlerinde sonunu getirecektir bu salgın, sesine dahi tahammül edemediğiniz kişiyle zoraki 14 gün ya da belirsiz bir süre bir arada kalacaksınız. Ya görmezden gelen sorunlar masaya yatırılacak ve çözülecek ya da hepten ters düşüp bir an önce karantinanın bitmesi için gün sayarak dua edeceksiniz.
Gerekli tedbirleri alıp bu virüsten korunurken, asla aşırıya da kaçmayacağız. TV’ler de seyrediyorum İstanbul başta olmak üzere herkeste bir telaş halk bir alışveriş telaşında marketler yağmalanır gibi boşaltılmış. Korkmayın o kadar, kimse daha bizleri evimize kilitlemiyor ayrıca biz Müslüman bir ülkeyiz ve şartlanmaya özen gösteririz. Yani hepimiz günde en az beş defa ellerimizi yıkarız, çoğumuz gün aşırı duş alırız. Ev hanımlarımızın elinden deterjan ve çamaşır suyu düşmez, banyoya lavaboya dökeriz, demem o ki biz Türkler temizlikten anlarız.
Şimdi, önlemlerimizi alıp korkmadan, aşırıya kaçmadan oturup arkamıza yaslanarak bu virüsün de zamanını doldurmasını bekleyelim. Eskiden büyüklerimizin yaptığı gibi eve gelen misafirlerimize de bol bol kolonya ikram edelim.
Eee... Temizlik imandan gelir diye boşuna dememiş atalarımız değil mi?