DÜŞEN KABAK OLSAYDI
Hoca bir gün bahçede su salıp, ark değişmiş
Biraz da çapa vurup epeyce yorgun düşmüş
Demiş işçinin teri, toprağın bereketi
Biraz su içtiyse de geçmemiş harareti
Cevizin gölgesine yatmış, uzanıvermiş
Dinlendikçe hoş olmuş, oh dünya varmış demiş
Hoca rahat1adıkça gözüne uyku dolmuş
Birkaç saat uyumuş, akşama yakın olmuş
Ne yapsa atamamış sersemliği üstünden
Demiş bugün bu kadar, kârımız fazla dünden
Gözü de işte kalmış hep çapaya bakarmış
Ağaçtaki cevizler dal ucunda sarkarmış
Şöyle bir dudak büküp, durmamış gülüşleri
Şaşılacak şey demiş, şu Allah'ın işleri
Dal büyük ceviz küçük, tevekte kabak büyük
Cevizin yeri tevek, kabaksa da la layık
Böyle deyip dururken tekrar bakmış havaya
Daldan kopan bir ceviz düşmüş hemen kafaya
Hoca vay başım deyip başlar ovuşturmaya
Hata bende diyerek kendisine vurmaya
Der ki affet Allah'ım, dilim hataya vardı
Düşen kabak olsaydı burda canım çıkardı