İBRAHİM GÜLEÇ

İBRAHİM GÜLEÇ

DÜŞEN KABAK OLSAYDI

Hoca bir gün bahçede su salıp, ark değişmiş 
Biraz da çapa vurup epeyce yorgun düşmüş 
Demiş işçinin teri, toprağın bereketi 
Biraz su içtiyse de geçmemiş harareti 
Cevizin gölgesine yatmış, uzanıvermiş 
Dinlendikçe hoş olmuş, oh dünya varmış demiş 
Hoca rahat1adıkça gözüne uyku dolmuş 
Birkaç saat uyumuş, akşama yakın olmuş 
Ne yapsa atamamış sersemliği üstünden 
Demiş bugün bu kadar, kârımız fazla dünden 
Gözü de işte kalmış hep çapaya bakarmış 
Ağaçtaki cevizler dal ucunda sarkarmış 
Şöyle bir dudak büküp, durmamış gülüşleri 
Şaşılacak şey demiş, şu Allah'ın işleri 
Dal büyük ceviz küçük, tevekte kabak büyük 
Cevizin yeri tevek, kabaksa da la layık 
Böyle deyip dururken tekrar bakmış havaya 
Daldan kopan bir ceviz düşmüş hemen kafaya 
Hoca vay başım deyip başlar ovuşturmaya 
Hata bende diyerek kendisine vurmaya 
Der ki affet Allah'ım, dilim hataya vardı 
Düşen kabak olsaydı burda canım çıkardı 

 

<