DÜŞÜNMEK
“Düşünmeyi öğrendim. Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim. Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.”
Hz. Mevlana
Kitaplarımın arasına gömülmüş sayfaları karıştırırken veya çevremde olup bitenleri izlerken neden bende başkaları gibi olamıyorum? Neden her şeyi sorguluyorum durmadan? Olduğu gibi kabullenmek varken, neden rahatsız ediyorum beynimi?
Bana göre değil bu dünya diye düşünüyorum bazen. İnsanların rahatlıklarını gördükçe, algı yönetiminin başarısını gördükçe, sorgulamalarımın ardı arkası kesilmiyor. Her şey bu kadar kolay mı olmalı?
Her şeyi olduğu gibi kabulleniş bizi nereye götürür bilemem ama bana zarar verdiği kesin. İşte o yüzden düşünmeden edemem. Her şeyi sorgular ve doğruyu bulabilmek adına düşüncelerimin muhteşem geçidini izlemeye başlarım.
Evet, düşünüyorum. Düşünmeyi bir iş olarak görüyorum. İyi mi yapıyorum kötü mü bilmiyorum ama düşünmeden geçen bir saniyem bile olursa kayıp sayıyorum. Ve bu düşünce eyleminin beni hep öğrenmeye, daha çok öğrenmeye, daha çok öğrenmeye ittiğini biliyorum. Bundan son derece eminim. Öğrenirken düşünür, düşünürken öğrenirim. “Düşünmeden öğrenmek yitiriImiş bir emektir” der, Konfüçyus.
Düşünürken hayatı ıskalamam. Hayatı yaşarken bir taraftan düşünür, bir taraftan hayatı dizayn etmeye çalışırım.
Düşünme eylemi çoğunlukla sizi yalnızlaştırır. Düşünce farklı fikirler doğurur ve bu farklı fikirler çevrenizdeki bir çok insanı rahatsız eder. Buna hazır olmak gerek. O yüzden sistemler düşünmeyen insan modeli üretmek için çabalar durur. Buna direnmek, ben farklı düşünüyorum demek cesaret işidir. “Herkes aynı şeyi düşünüyorsa, hiç kimse fazIa bir şey düşünmüyor demektir” diye ne güzel söylemiş W.Lippmann. Ben düşünen olmayı seçtim hep…
Çoğu zaman ağır bir bedel çıkar karşıma, ben zaten bunu göze aldığımdan, bu bedeli öderim. Ama bedeli öderken gücümü aştığı çok olur, uzun süre kendime gelemem. Yine de düşünmekten vazgeçmem.
Düşünceler değişir mi, elbette değişir. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Değiştirmek için düşünmek gerek. Bu konuda bakın T. Lovell ne diyor:
Düşüncelerini değiştirmeyenler yalnızca delilerle ölülerdir.
Bilgi olmadan düşünce olmaz. Olursa da sağlıklı bir düşünce değildir. Öğrenmek ve öğrenilen konuda düşünmek ve doğruyu bulmak… İşte asıl olması gereken…
A.W.Hare’nin dediği gibi; “Düşünce; rüzgâr, Bilgi; yelken, insanlıkta kayığın kendisidir” diyorum ben de…
Kitap okuyorum, gazete okuyorum, televizyon seyrediyorum, sosyal medya denilen modern çağın iletişim araçlarını takip ediyorum.
Ve çok acıdır ki, her şey bana ızdırap veriyor.
Son devrin sömürücü ve işgalci emperyalistlerinin amaçlarına çok hızlı ulaşmaları için geliştirdikleri yöntemleri gördükçe çılgına dönüyorum. Bu süreçte, düşüncelerimin geçidine takılan bir çok konuyu siz değerli okurlarımla köşemde paylaşmak istiyorum.
Umarım sıkılmazsınız…