RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Duygusal kişilik

İnsanların davranışları ve sebepleri üzerine geliştirilmiş bir bilim dalı var. Buna firenkler psikology diyorlar. Türkçe’ye de psikoloji diye aktarılmış. Doğrusu davranış bilimi, ya da ruh bilimi, ya da duygudurum bilimi denilebilir.
Her alanda olduğu gibi insan davranışını inceleme konusunda da çok özgün çalışmaları olan insan sayımız az. Her şeyin kolayına kaçmayı, çıkarcı amaçlara yönelmeyi huy edinince insan, doğal olarak zahmetli işlere yönelinmiyor.
Bunun sonuçları büyüyerek hastalıklı ama, sağlıklı sanılan insanlarla bir arada yaşamak zorunda kalınır.

Xxxx

Kimi insanlar irfanda, kültürde, teknik bilgi ve beceride, insanlarla olumlu ilişkiler kurmakta başarılı görünüyor. İnsan yönetimi, personel, çalışan yönetimi bir sanat elbette. Kitleleri etkilemek ve onları istendik hedefe yöneltmek, yöneticilik sanatı, hatta giderek siyaset sanatıdır.
Mahalle muhtarından , okul ve fabrika müdürüne, validen devlet başkanına kadar her alanda insanları istendik hedeflere yöneltmekte çok başarılı insanlar tanır hemen herkes. Ama o insanların özel hayatına, bireysel dünyalarına girildiğinde hayal kırıklığı yaşanabilir. O kadar başarılı insanın duygusal kişiliğinin gelişmemiş, oturmamış olduğunu görmek mümkündür.

Xxxx

Ruhbilim, Davranışbilimi ile fazlaca ilgilenenler için neredeyse sağlıklı insan yoktur. Hemen herkesin bir hasta tarafı vardır. Kimisi aşırı duygusal ve tepkisel davranır, içine kapalı, dışa açık, kendine hayran, ilgiye aç, takdir ve onay arayan, iltifata can veren, şiddetle harekete geçen, korkularıyla yaşayan, olumsuzluklar beklenti ve korkusuyla yaşayan derken hemen hemen her insanın biraz ruh hastası olduğu anlaşılır.

Xxxx

İnsanlar münasebet içinde olduklarıyla karşılıklı örtüşen ya da örtüşmeyen duygular yaşayabilirler. Daha çok aile fertleri arasında, kimi zaman da tanışılan aynı ya da farklı cins insan arasında da duygusal aynılıklar veya gayrılıklar oluşabiliyor. Kişiler ne istediklerini bilirlerse, hayata da olumlu bakıyorlarsa iyi münasebetler gelişebilir. Kişiler davranış bozuklukları içinde olduğunda, karşılıklı örtüşme daha zor kurulur.
Çok başarılı insanların çok başarılı aile hayatları olmayabiliyor. Çünki duygusal kişilik oturmamış ya da gelişmemişse, o çok başarılı insanların akıl almaz tezatlar içinde davranış sergiledikleri sıkça görülüyor.

Xxxx

Karşı cinsten nefret eden, onlardan yediği darbeden dolayı onlardan intikam almak hedefindeki birisi, görünüşte karşı cinse çok da düşmanca davranmayabilir. Hatta onlara hayranmış gibi davranabilir. Hemen her birine tebessüm ederek onları kendisine yakınlaştırabilir. Bu amaçlı tebessüm karşı cinsin ruhuna şeytanı soktuğunda, o kişi yakınlaşmaya başladığında, ondan tam da intikam alma zamanı gelmiştir.
Hemen her insanın zaafıdır. Ama hayatında bolca rastlamadığı erkek veya kadın daha da zaafıdır. O tebessüm onu öylesine kendinden geçirir ki, asla yapmayacağı yanlışları yapar.
İntikam tebessümünün farkında olmayan, -ki hemen hemen hiç kimse farkında olmaz- yakınlaştıkça yakınlaşır ve sonunda duygusal teslim bayrağını çeker. En tehlikeli cümle söylenir. ‘Seni seviyorum’. Bu cümle aynı zamanda kalenin teslimi anlamını taşır. 
Savaş bitmiş, kale alınmış ve zafere ulaşmak için atılacak adıma sıra gelmiştir.
‘Sen beni yanlış anladın’ cümlesini söyleyerek zaferin tadı çıkarılır.

Xxxx

Çevremizdeki herkes biraz hastadır, ama bizim kendimizin de onlardan daha sağlıklı olduğumuza dair kimse rapor veremez. Çünki aslında her insan biraz hastadır. Hiçbir ruh tam sağlıklı olamaz. Dünya, ruhun sağlıklı olacağı bir yer değildir. Ruhun tam sağlıklı olacağı yer beka alemidir. Ruh o bekaya ulaşmadıkça hep hastalık halleri sergileyecektir. Bazen açık bazen gizli,

Duygusal gelişimini gerçekleştirmemiş insan sadece kendin değil, onunla tanışanları da mağdur eder.

<