CEVDET TÜTÜNCÜ

CEVDET TÜTÜNCÜ

EĞİTİM - BİLİM ve KADIN

Sevgili dostlar, Dünya durdukça üzerinde yaşayanlar olarak hepimiz bir şeyler vermek konusunda insanlığa borçlu olduğumuzun farkında olmak zorundayız. Aksi halde farkında olmayanlar, kendisinde bu sorumluluğu hissedenlerin sırtında birer yük olarak yaşamlarını sürdürmekte sakınca görmeyeceklerdir.

 Kendisinde bu sorumluluğu hissedenler de yine kendilerine yakışan vakar, çalışma azim ve istekleriyle insanlığın hizmetinde olduklarını alçak gönüllülükle ortaya koymaya devam edeceklerdir.

Bunu sağlamaya yönelik öyle bir azim ki, fayda içeren iyi ve güzel ile sınırlanmış her isteğin sarmalında aşamayacağı engel bulunmamakta… İçinde bulunduğu durumun ve zorlukların hiç önemi yok. Hatta zaman zaman kendi hayatının ve sağlığının bile… 

Zamanını bilinçsizce boşa harcayanlara karşın bütün ömrünü dersliklerde, kütüphanelerde, laboratuvarlarda tüketenlerin birer abide olarak tarihin sayfalarında yer almaları da boşuna değil.

Kendilerini bu yola adayanlar için kadın ya da erkek olmalarında da bir beis olmadığını görmekteyiz. Yeter ki bilimsel, faydalı araştırma ve çalışmak isteğine sahip olsunlar.

Değerli okurlar, içinde bulunduğu zorlu koşulları elinin tersi ile iterek bugün ve gelecekte bile çalışma ve buluşlarını insanlığa sunan bilim insanı Marie Curie’in (Maria Salomea Sklodowska 1867 – 1934) kadınlar için eşsiz bir örnek model olduğunu görmekteyiz.

Bütün Dünya’da ve bilim çevrelerinde kısaca Madam Curie olarak tanınan ünlü kimyager ve fizikçi Polonya’nın Başkenti Varşova (Warsaw) Kentinde dünyaya geldiğinde; içinde bulunduğu ortam, değil bilimsel araştırmalar yapmak, normal bir tahsile devam edebilmek için bile, günün şartlarında bir kadın için neredeyse imkansızlık ölçüsündeydi. Ancak O, bırakın yalnızca orta – lise tahsili yapmayı bilimsel araştırmalarına devam edebilmek için kendi ülkesinin dışına Fransa’ya gitmeyi göze alacak kadar cesur bir kadındı. 

Herkesin yapmak istediği en onurlu duyguyla O’da kendi ülkesinin adını verdiği Polonyum ve Radyum elementlerini buldu.

 Günümüzde çalışmalarından dolayı radyoaktif birimine “curie” denilmesini sağlayan araştırmalarını hiç ara vermeden hayatı boyunca özveriyle sürdürdü.

Öğrenen ve öğreten yüceliğinde kendi kızına ve başka genç kızlara X ışınları teknolojisini öğretti ve taşınabilen ilk röntgen cihazını da kendisi yaptı.

Yapmış olduğu bütün bu çalışmalarının karşılığında 1903 yılında İngiliz Kraliyet Birliğinden Davy Madalyası, 1903 yılında Eşi Pierre Curie ile birlikte Nobel Fizik Ödülü, 1911 yılında ise Nobel Kimya Ödülü alarak bu alanda Nobel Ödülü alan ilk kadın olduğu gibi, halen iki Nobel ödülüne birden sahip olan tek kadındır.

Çalışması ve ilmiyle insanlığa olan borcunun sorumluluğunu böylesine üstlenen birisini anlatmak kolay değil. Ancak şu kadarını söyleyelim; çalışmaları sırasında kullandığı not defterleri bile o kadar çok radyasyona maruz kalmıştır ki, günümüzde halen kurşun kaplı bölmelerde muhafaza edilerek ve ancak radyoaktif korunma malzemeleri ile incelenmesine izin verilmektedir.

Özverili çalışması ve bilim uğruna sağlığını tehlikeye atarak kendi trajik sonunu hazırlayan fedakarlığıyla, araştırmaları esnasında sürekli olarak maruz kaldığı radyasyon yüzünden kan kanserine yakalanarak öldü.

Bilim için ölen kadın”  unvanı  O’na ait,

Hayatını bir kadının istediğinde neler yapabileceğinin zirvedeki örnekleriyle doldurdu.

O ve o’nun gibiler insanlığa olan borçlarını ödemenin bilinç ve asaletinin farkında olanlardı. 

Hayatının her anını insanlığa adamak uğruna yaşayanlara ve de kendi yaşantısını şu veciz sözlerle anlamlandırdığı için O’na ne mutlu.

İnsanları olgun ve ahlaklı biri haline getirmeden daha iyi bir dünya beklemeyiniz. Bunun için her birimiz önce kendimizden başlayarak sorumluluğumuzda onların eğitimi için çalışmalıyız. Ancak bunun da yöntemlerini öğrenmek, yapılacak ilk iştir.

Elverir ki eğitilmek, öğrenmek isteyen olsun.

Eğitimin neler kazandırdığının farkında olmayanlara..,

Kadınların hedef olduğunu sananlara.., 

İthaf olunur !.

Esen kalın. 

<