EĞİTİM BİR DEVLET POLİTİKASI OLARAK GÖRÜLMEDİKÇE ASLA VE ASLA GELECEĞİMİZİ GÜVENCE ALTINA ALAMAYIZ (1)

LGS (Liseye giriş sınav puanları) açıklandı, darısı Üniversiteye giriş sınavları olan TYT (temel yeterlilik testi), AYT (Alan yeterlilik testi) ve YDT (yabancı dil testi) başına İnşallah. Bizlerin 4 sene önce yaşadığını şimdi sizler LGS velileri olarak yaşıyorsunuz. İnanın bu senelerdir hep aynı, yaşadılar, yaşadık, yaşıyorsunuz ve yaşayacaklar. Bu sene LGS ye girenler 4 sene sonra üniversite sınavlarına girecekler.

Burada sözüm sevgili velilere yaşadıklarımdan yola çıkarak yazıyorum bu yazıyı sizlere, aynı yollardan geçmiş biri olarak.

Çocuklarının ödevlerini yapan, zorla başında durarak yaptıran, yetmedi özel dersler aldıran, günde minimum 500-600 hatta 1000-2000 soru çözdüren veli arkadaşlarımda oldu. Sanal ortamda FACEBOOK gibi sayfalar açan burada en iyi okul, en iyi öğretmeni dershane arayanlarda var ve her sene yenilenerek çoğalıyorlar. Hepimiz haliyle en iyi okullarda okusun itiyoruz, belki de kendimizde yaşayamadıklarımız istek ve arzularımızı çocuklarımızda görmek gururlanmak istiyoruz. Zavallı çocuklarımız özgür değiller, bizlerin zamanındaki gibi sınavlardan önce sinemaya, tiyatroya gitmeyen, dışarıda arkadaşlarıyla top, seksek, ip oynamadan vakit geçirerek değil de sanki hipotrom da at gibi koşturarak geçiriyorlar okul yıllarını.

Maalesef çocuğun söz sahibi olduğu çok aza ile var toplumumuzda. Çocuklarımızı birer birey olarak değil de okula başladıktan ve sınavlara girinceye kadar yarış atı gibi görüyoruz çocuklarımızı. Bu yarış önce okullarda, sınıflarda, velilerde başlıyor en iyi okul, en iyi öğretmen, en iyi dershane vs. gibi. İstiyoruz ki en iyi okullarda okusunlar, en yüksek puanları alsınlar derslerinden, en iyi dereceleri alsınlar ve en iyi üniversitelerde en iyi fakültelerde okusunlar. Gidecekleri okullardan tutunda kazanacakları bölümlere yapacakları tercihlere kadar karışıyoruz. Çocuklarımızın meslek seçimleri ellerinde değil en azından çoğunun öyle. Aile hangi üniversite ve bölümde okumasını istiyorsa oralar yazılıyor. Çocuk ya ailesinin istediğini yapacak istemediği bölümde ailesi istiyor diye okuyacak, ya da isyan edip 2. Sınıfta yeniden sınavlara girip istediği yeri tutturacak.

   Sistem biraz değişti de LGS için sanki biraz daha rahat oldu gibi, ama Türk velisi bu durumu sisteme kafa tutar sırf çocuğu en iyi okulda okusun diye ikamete dayalı bir sistem olduğu için ikametgahını taşır işe kendisi gidip gelir yeter ki çocuğu o iyi okulda okusun.

    Avrupa’daki gibi değil bizim sistemimiz, maşallah hallaç pamuğu misali oradan oraya savruluyor. Her yeni gelen hükümet ve onun getirdiği Milli Eğitim Bakanları kendilerine göre bir sistem belirleyip okullara, velilere, çocuklara dayatıyorlar. Uymak zorundasın, çünkü başka seçeneğin yok, ya da bulunduğun yerdeki okulları tercih edeceksin, ya İmam Hatiplere göndereceksin çocuğunu ya da hiç yapmadan paran varsa özele yoksa açık liseye yazdıracaksın.

     Peki biz veliler bu kadar para harcarken, bu kadar dershanelere, özel öğretmenlere para verirken çoğu zamanda çocuklarımızın kafasına bunları kakarken hiç düşünüyor muyuz, benim çocuğum nerede okumak istiyor, çocuğumun kapasitesi yetecek mi o okulda okumaya diye? Ya da Çocuğumun gerçekte olmak istediği ne hayali ne diye?

(Devamı yarın)

 

<